----------------------------------------
Suyun bir arada tuttuğu harfler..
Canı sıkılmış duyguların.
Geriye adım atan kazanıyor...
Ne zamandır O'nu arıyoruz? buyurdu Şahım. Sen neye ulaşmaya gayret ediyorsun, ezber ettiklerin yanlış hedeflerinde dedi Pirim. Bizim mahalleye kimler gelmiş, hadi söyle o kapıyı kapatta dedi Mirim. Sende bu cemaline aldanma, ne vakit O olacan dedi Zahit. Alabildiğıne küçuk iki dünyada, nasılda büyük dile gelmeyen sessızlik ve bizim akıl edemediğimiz aşk, bir üzüntüyle utana utana çağırıyor kendi varlığına dedi Miskin. Sanki günah işlemişler gibi göçüyorlar, çıkıp gittikçe aradan can ve kimsenin bir kederi yok kendileriyle başbaşa kalmakla dedi Meczup. Ve bu hırgür, nefretle kendilerinden olmayanların şaşılığıyla habire geveleyenlere rağmen insanlardan biriyim dedi Aklı Kıt Adam. Kendini boşa harcama tek tek gidiyor herşey, şimdilerde gördüğüm en büyük kabus suretperest yaşamlar dedi Garip Çoban. Seni seninle başbaşa bırakacak terk edip, sen kime aşıksın, yüzlerce değişik karakterin, kabusun şudur ki anlatacak hiçbir şeyin yok dinin dünyalık senin dedi Deliler Şeyhi. Ben hayatını kaybetmiş insanlardan biriyim bu mahalleler arasında kafeste gibiyim dedi Seyyah. Senin dönüşümün o, ay bile kıskanmada, sen nerde olursam benimlesin, oradan konuşuyorum hallacın toprağından sevdamız uzar gider dedi Hırkasız Derviş. Şu an'da hiç kımıldaman duran dünyada hızlı olmanız lazım, kendine gel sus kelimeler elsiz ayaksız koşuyorsa dedi Fakir. Bedenin içinde ruha nasıl geliyorsa gayret öyle gel
Esrâr-ı ezelden lisân-ı aşk...
Bizden de selam olsun, birçok anı kelimelere döküşünde insanın içine dokunan bir şey var şems vakti gecenin çobanları. Bir var bir yok olan insanda, sürgün yüreğimde çocuksu bir ruhum var. Gecenin gündüzün dışındaki hayatın içinde insan olabilmek sustuğumuz kadarda sen gündün. Yarin dudağındaki gül'den bir diken kopması gibi doyuyorum yokluğuna. Güneş doğunca yıldızların ışığı yok olur ya gönlüm o vakte pervane kesilir. Ve biraz daha derinleşecek özgürlük. Dedim ya, aşk demişken sevgi yeşerdi susuz. Tam kapıdan çıkarken elimi tut bismi huyla gönül darlığımı al ah etsin yüreğim. Akıllı deliler arasında aşık değilim ben. Hangi su lal kesildi ateşime? Bazı sırlar hiç açığa çıkmaz, derler. Onlar öyle bir ders verirler ki ağızlar açık kalır. Ama her şeye rağmen gecelerde çıkarsız sevgi insanlarını bir arada tutan o dipdiri maya aşk. İnsanca yaşamakta hayat var, tadının başka hiçbir şeyde olmadığını hissettirir dualar sizi izlemeleri. Zaman neydi ki derler toprağın insanları, eskimeyen varoluşları derin öyküler taşır. İnsan özü kadar da acı var elbette, beslendiklerinin dili doğanın varoluşunda süren herşey aşka yolculuk. Zamanı ardında bırakanlar sevgi ötesinde bir yerde bir nokta olarak kayboluyordu yürekten. Anlıyoruz dalları kırıldıkça kırılıyor,kesiliyor nefes, yüzünü gösteren hüzün. Mesele, hayatın tam ortasından sevgiler sunamadan, çok olmadan yok olmak.
Hakikat gibi...
Vakit tamamdı; benimle çıktık yola. Kim ne diyebilir? Ben aşktan daima kaçsamda, şems vakti kuşatır çevremizi. Ansızın karşımızda ve baktılar, gördüler; biz, hepimiz aşkın oğlunun soyundanız. Ve felekler, yükseklerden, bizi seyreden gözler gün doğmadan. Yokta yok muydum? Akşamının grisinde ve sadece gün batarken an gelır rayihasıyla coşardı şükürün kalbinde. Gönül gönülde olmayanı yakar varolmak anı geldiyse. Tek tek yıkılınca gökyüzü, damla damlayla buluşunca gölgeleri yavaş yavaş fırlattım sonsuzluğu. Güneşi rehber ettiğimde gece tüm yüreğime çökerken, beni son anda kaçırdım benimden. Ve sonra savruluyordu hasretlik gece yarısı. Işıktı her yer, kimse bilemez dürülen gökyüzünün halindeki mesafeyi. Yol yoktu değdim yıldızlarda, benimle tüm bulutlar dağıldıkça görevimi bitirmek için arıyorum garipler mezarlığındakilerinin miracını. Hem derin ve korkunç bir uçurum, hem de sağanağı andıran bir yağmuru çağrıştırır dualar burada. Akşam karanlığında serbest bırakılan ruhlar yükselir. Kendi kendimizi tanıyamaz olduk, varlığın hakikati neydi? Sadece akşamları rüyalarımıza girenler ilham vermiyor. Ansızın gelen sarsıcı keşif halleri,ruhların asıl yurduna duyduğum hasretti. Ellerimiz bile bize aıt değildi, sağduyu ve yücelik demekti kavuşanlar. İnsan bedenini temsil etmeyen tutkunun hali, ruh özüne kavuşana kadar felekte güneş,ay ve yıldızlar arasındaki tabutumuz mu?
Gözyaşı kıvılcımları..
Aşk neyin ilacı? Sen duyguların bulutlaştığını bilir misin? Arsız bir dilenci gibi silip süpürüyor sevgiyi. Aşılmaz duvarları gecenin çobanları yıktı sesinde dolaşırken. Rüyaları muhteşem aşkın, serabın kendisi dünya, boşuna uzanma suretlere, meyveleri koparamazsın maşukun kendisi değilsen. Ten bir zindan değil, bir liman geceleri konuşturursan yabancılaşmadan. Gecelerin dorukları bu sesle ürpermiştir. Ve dostun sessizliğinden bana ne? Bir ummanda uğulduyan huu'larla dualar coşuyorken. Parçadan bütüne, karanlıktan aydınlığa geçiş için gizlenenler arasında boğulmuş yüreğine bir başıyla tırmananlarda sevgi. Sen hangi kafilenin içindesin? Çoktan parçalanmış sevgi aynası, uyuşuk kalplerde. Delilerı hakikate sunan ve sevdiren ermişler hala oyuncakları peşinde koşan bir çocuk. Bana hakıkati değil, her yeni oluşundaki kifayetsizliğinle kendini ver diyor iç sesin. Gülümsediniz, kelimeleştirebilirim yani rüyanı. Kendini geçmen için, hem ilk, hem çok veren olman için, benim içimde de böyle bir şehir var. Ama yaşayan insanla, hatırlayan insan aynı mı? Gösteriş yapmıyorum, ne kazandık beni teşhir etmemden. En masumuyum terinin, gizem de buradadır. Bizler aşkın neresindeyiz? Sevgiyle ısmarlanan bizin ıçinde neler var? Her insan bu halle başa çıkabilir mi? Bizi etkileyen, ölmeyen dirıden gelenleri aramak ile bulamazsın. Bana sorarsan ortalığa düşmüşüm mucizelerinle seni arıyorum.
Değeceklerine inandıkların...
Acı çekerek yaşıyanlar ve acıyı yaşadığını sananlar,en çok kendine ait hırsızlık yaptığı anlarda hissediyor sevgiyi. Ve bir gün,her iki duyguların da kopuş noktası birbirlerini izliyorlar. Ve kendilerini kimseyi sevemeyeceklerine inandıranlar,neler hissediyorlar. Gizliliği zarurı hissedenleri,hissedenler fark ettirmeden neler neler yapıyorlar. Fark ettiğinı diğer tarafa aşikar etmeyenleri, sonradan öğreniyoruz ki aslında hikayemiz çok önceden başlamış. En çok kimsesizliklerini benzetir arzularının yalnızlıkları. Bunun farkında değil gibi görünmek, sevgiye açlıklarından. Sen diye seslen ardından, gerçeklerini onun yüzüne vurarak anlat sevgiyi. Bu tür bir hali sürdürmek hiç kolay değildir. Ama sonuna kadar tutarlılığını bu tonu başarıyla devam ettiren kış mevsimi var. Uzaktan bakma sana, halini en iyi sen'in anlatıyor. Sanki dışardan bakıp gözetleyen sen, sen'ininle ilişkilerinin sırlarını açığa çıkarmak için, hükmeden ve yargılayan bir sen hissini veren nedir? Sorguladığın şeylerden biri nedir diye bir soru nasıl sorulur insan bildikleri kadarsa? Sözünü birkaç kez tekrarla, yaşamadan bilinebilir mi? Hep taptaze sevgi. Aslında neden hep oraya buraya koşuyorsun, dalgaları aşmak için başka bir gözün gördüğüdür sen. Kendi gerçekliklerin dışında gerçeklikte yücelmek için, gönül koy gönlüne. Son bölümün üzerindeki gizem perdelerini kaldıran kabir değil,varlığın gözü sevgidir
Sonsuz bir arayışın öyküsüdür insan...
Ve sen şimdidesin hala oysa ben dün ve yarından öncede bir sevgiyim. Konaklamak isterim tebessümle zalim yanında, alim yanımla kavga edip sırdaş eylemek için, bakışım aynı. Öylesine sevgi tadında, hep alıp başımı gitmek isterım, nefesini büyütüp. Sen söyle şimdi, başımı yaslasam göğsüne hayal misin? Yoksa düş mü? diye hep tanışsam, gözyaşını silen mendil tadın da! bakışım aynı. Şems vakti senle ben arasında hep z/orda kalsam, bakışım aynı. Gereken cevabı alıyor gönlüyle gönlümde ruhunu arayan yanımın farkında mısın? diyen yanına, bakışım aynı. Sıkıştır sık sık özlemlerimi özgürce yaşat, samimi adımlar atıyor nefesim nefesine hassasiyetiyle, bakışım aynı. Yeşermeyi bekliyor tohumların, sevgi bize hep sonradan değeri anlaşılmış sevgililer örneği verir, olabilir mi? , bakışım aynı. Belki de tanıyoruz, sıkça görüyoruz, aynı ortamlarda yaşıyoruz ama onları bilmiyoruz. Ve bunlardan çok azı tohum saçar sevgiyi yaşayanlara, o birbirine benzeyenlere benzemeyenlerdir, bakışım aynı. Tohum saçılıyor etrafa, kökleniyor bu sefer çoğalıp değiştikçe, değiştirecek bir şeyler yapmak gerekir, başlama aşamasına gelene kadar, bakışım aynı. Her ne sebeple olursa olsun, karşı olduğu dalları kesip atmıyor. Divanlarındaki cümleler sıradan insanların hikayesi gibi anlatılıyor, hatırlayıp hem heyecanlanıyor hem de biraz kaygılansanda keyfini yaşasan, bakışım aynı.
Şimdi vakitsizlik vakti..
El verene gönül, gönülden duada nefes d/erene c'an verilir bu bizim meşrebimiz buyurdu Şahım. Göğün sadakası bulut, bulutun zekatı yağmurdur. Buğday tarlasına yağar başak kokusu, çöplüğe yağar çöp kokusu çıkar dedi Pirim. Hikmeti sual olan şeyin bereketi olmaz, hepsi O'ndandır sorgulanmaz ders alınır dedi Mirim. Hoş bir sada'dır, içinde yaşayan sonra sır olanda satır başlarıdır her nefes dedi Meczup. Çok düşünmüştün, evet, evet böyleydi yanılmıyordum tüm sözcüklere savaş açmıştın dedi Zahit. Her nefeste dikkat çekiyor sen olan yanın, mihenk taşı duaların harman olduğu yerdesin dedi İhtiyar Bilge. Aczi kendi gibi olanlar, peş peşe incelenmeye değer özel sayfalarla doludur, kıymetini bilene, cevherden anlayana dedi Garip Çoban. Ama yapılacak önemli bir iş var, daha çok sevgi, daha çok dua, daha çok özlemle yeni beyazrenkler, yeni tadlar, yeni değer ölçüsüyle unutulmaz katkılarda bulunmuş olurlar dedi Aklı Kıt Adam. Şöyle bakıyorum da yıllar rüzgar gibi geçti kabirler doldu taştı dedi Deliler Şeyhi. Ama biz ıddialıydık sevmek konusunda. Biz istememiştik, ustadlarımıza, kabirehline, Allaha yardım edene, saygımız vardı. İmrenirdık onlara dedi Fakir. Çok şey kazandırdı sadaka gönüllüler dedi Üstad. Bütün sayfalarımızı ayırmak, pek çok gönül işçisine kendi kanatları ile uçmayı öğretti şems vakti dedi Hırkasız Derviş. O olsun istiyordu armağanı kırk ambar gibı dedi Aşk
Acıdan arda kalan...
Ümidi ayakta tutan huzur ve güveni ayakta tutan dualarına hayranlık d/uyanımsın, rüzgarların önünden gelen kokunla şems vakti. Gündüzden sonra gecenin geleceğini bilmiyorsan ve her şeyi sevemezsen gözlerin uzağa bakamaz. Sen b/aşka zaman, b/aşka h(ay) alimsin gönlüme hitap edenimsin. Şefkatin en güzel halini yansıtır b/akışların g/özlerime. Hidayete ermek, hidayette kalmak için ibrahimi fıtratınla aynı olmalısın. Dini tekeline alanlara, çaresiz gözlerle dikkatle bakmamalısın. Yürürken kalabalıklar arasında mekkeden sonra ne çok münafıkın olan var, baktığında her türden birbirlerinin aynısı. Oysa, hakkı kabul etmiş, sanki dünyanın en büyük derdine sahiplermiş gibi ağlıyorlar. İçki, kumar, faizin yasak olduğu dinin sahibinin kılavuzu olabilecekler, hayatın pek çok noktasında var. Onlar insanın kendisini, rahat okunur ve daha kolay anlaşılır hale getiren önemli bir etken. Yalınlığın derinliğinde ben konuşuyorum de ne düşünürsünüz? Nedir insan olmanın özelliklerı? En geçerli bu yol olmalı, olmayınca da olmuyor.Kalbin kalbine yaklaşıyor mu? Dinleyebiliyorsun sadece aşk deyince kendini anlamalısın, bir sen birde manan aşk. O büyülü anı bozmadan fecre ulaşanlar, herşeyden uzak. Nereye gidersen git yüreğinin takip ettiği sızıyla git, sızısız kalırsa gönül aşkın feri kalırmı? Yıldıza mehtap'a baktığında geceni saran gonca gülün kokusuyla aradığın şems fecr'in hangi derinliğinde.
Ne de olsa vesaire aşk...
Bir ve çok ile çok ve bir olamayanlara büyübozumu gibi şems vakti. Yusuf'un bende bir gömleği kaldı, derken züleyha. Benim sevdiğimi oda seviyorsa, davranış biçimine sevgiyi yerleştirenlerdensin. O anların eşlik ettiği kapıya ulaştın demektir. Yüreğimiz dert görmese, gönül heybemize nerden dolacak hüznün cümlesi. Tek kalan karşılaşmalardaki boş sözler, varlık problemini dile getirir suretperestlerde. En yalnız adamıyken gecenin, gözbebeğinde bir aşk bulduğumu kimsecikler duymasın. Bizden evvel gelenler, şüphe yok ki bizden daha gayretliydiler gecelerde aşk tadında. Ne yapalım, şimdilik bizde bu kadar olabiliyor, hiç bir şeyi bekleyen bir kavuşmada. Böyle değilsen, bu yolda işin ne? Ferasetini şaşırtma, neyi bekliyorsunuz? Apaçık görmen için sevgiyi sevgilide aramalısın. Çokluğun buluşacağı iyi yaşam, yokluğun buluşacağı kendine has çoklukta. Söylemesi hayli tartışmalı bir noktadır, fazlaca güveniyor gibi hapsolduğu yalnızlıklara. Belki de dikkatimizi çeken daima diri tutmamız gereken sevgide çokluğun yankısını duymak için hiç birşey bir'den kaçamaz. Muhabbeti kalbini yakanın o güzel kokusuylada buluşanlar nerden gelip nereye gidiyor sessizce. Dünya kitabından ruhlarını hüzün dersleriyle taçlandırıyor. Kese meselesini bilirmisin der gecenin çobanları kendiliğindenliğine doğru, çokluk yanılsamasından kurtularak. Bişi gören artık görmeye çalışmaz. Çoklukta bir'i, yokluğun inceden inceye gösterilir.
Merhaba. Bu nasıl bir t/aşkınlık, bunca güzel şiiri nasıl yazmayı başardınız ve halen devam etmektesiniz? Şiirlerinizi lütfen kitaplaştırın. Biz de kütüphanemize koyalım. Selamlar...
'Sevilen bir kadın can demekti.
Bu yüzden en çok canım denirdi ona
ortasında bir eliflik nefes hacmiyle...'
(Nazan Bekiroğlu - İsimle Ateş Arasında)