Söylesenize;
Aşk bir akşamüstü karanlığında,
İnsanı attırır mı sokaklara?
Elindeki sıcak kahvenin,
İçindeki tüm soğukluğu ısıtacağı umuduyla.
Gözlerin sanki bir cam kırığı,
Her baktığımda kalbime saplanır.
Birde o bakışların yok mudur ,
Geceleri sebepsizce tavana baktırır.
Bilirsin ben hep yanındayımdır,
Bir dikenli gül misali,
Bizim sevdamız.
Dikeni batar elimize,
İnatçıyız, bırakmayız.
Ellerimiz kan ,
Bakma suskun olduğuma.
Oysa seni her görüşümde,
Bilsen ne şarkılar söylüyorum içimde,
Ne şiirler okuyorum gözlerine,
Bir bilsen nasıl haykırıyorum aşkımı güzelliğine...
Bunca emek, bunca çabayla sevgili,
Aşk defterinde bir kara leke olamam.
Ellerine kavuşmuşken daha yeni,
Hayır, bu sefer bırakmam...
Tekrar kaybedemem seni...
Sen sıcak bir ilkbahar sabahında;
Üstüne kıpkırmızı güllerin bezendiği,
Bakmaya kıyılamayan,
Beyaz bir elbise giyen,
Yeryüzündeki tek meleksin.
Sen gittikten sonra,
Bende küstüm hayata.
Bu yılbaşında da,
Tek dileğim sensin Açelya.
Etrafım dolu insan olsa da,
Bir mesaj sesi duyduğumda
Senin adın okunuyor dudaklarımda
Ardından Bir burukluk düşüyor içime
Baş harfini görmediğimde telefonumda
Telefonum her çaldığında
O bir gözü yaşlı turnaydı,
Kıyamazdım bakmalara ağladığında.
Şehrin soğuğunda bir mont giyerdi büyük,
Tüm gün dolaşırdı onla.
Ağlamak ela gözlerine yakışmazdı asla.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!