Bir mavi gokyuzuydi ellerim
Büyüdükçe şafağın karanlığına döndü
Tutulduklarım kırıldi
Tuttuklarim parçalandı
Kapalı gökyüzü
Bir eskimiş bulutlar
Bir sana baktığımda
Bir de cebime baktığında görüyorum aynı şeyi
İkisinde de boşluktan fazlası var
Sende göremeyeceğim kadar güzellik
Cebimde kazanamayacağım yokluk
Her halükarda eksik
Tavanda
İnnenin bile giremeyeceği bir nokta
Ne zaman baksam seni görüyorum
O inne deliğinden
Benim deliliğimden
Senin gözbebeklerinin ta içini
Bir soba iki kahve
Yeni patlamış kestane var üstünde bir kaç tane
Geçer mi kırk yıl kahvenin hatırı
Sohbeti biter mi uzun yolların
Kahrı geçer mi dertli yılların
Anlarmış insan keşkelere sığınınca
Bir zaman yaklaşıyor
Kara bürünmüş dağların en tepesinden
Güneşten hızlı rüzgardan keskin
Bir zaman yaklaşıyor
Kimse anlamıyor
Ölüm el pençe dizili zamanın zincirlerinde
Bugün düne göre daha çok eskittim seni
Yarın belki de hatırlamayacağım
Hiç bilemeyeceğim gözlerinin üstündeki karanlığı
Hiç hissetmeyeceğim gönlündeki yalnızlığı
Günden güne
Unutuyorum seni
Bazen aklıma bir lokma alıyorum
Yutmayı unutuyorum
Hele bir de uzaklara doğru dalıyorsam
O orada benimle hatta bizimle beraber yaşamaya devam ediyor
Öyle yani etkin bende çok büyük
Bu hep böyle mi sürecek
Şarkılarda bile artık eskisi gibi haz almıyorum
Şarkılar da senin gibi
Önceden olsa bir şarkıda ağlamak isterdim
Seni hatırlatırdı
Önceden olsa ben yalnızca senin için taşıyordum bu canı
Ama hiç dokunmadan hayatıma
Denedim
Sana bakınca gördüklerimi yazmayı denedim
Kalem kırıldı
Defter dürüldü
Gönlüm sığmadı göğüs kafesime
Sen ki gözlerinin içinde dünya atlası
Silmiyorum gözümün yaşını
Çocuğum daha ben
Beynimin içinde sahte oyunlar
Bir saklambaç dönüyor
Saklıyorlar geçmişimi benden
Çocuğum daha ben
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!