Saçın yüzüme perde
Tanırım seni giydiğin urbalardan
Kimse düşürmedi beni böyle derde
Sürgüne yollanmış solucanım tarlalardan
Hey! Maşallah gözünden süzülen ışıltılara
Sessizce düştün içime
Kimsesizce kuruldun öyle kalbime
Ah bu koku ah bu ses ah bu doku
Hoşgeldin misafirligime
Ne yarınlar çizdim
Dem vurdu gönlüme sokaklar
Karlı bir günde kırık sandalyenin altında
Usul usul yatan kedi gibi
Çaresizdim işte...
Ne sana gelmeyi tercih ettim
Bir gelip bir gidersin
Gönlümün akşamları
Kim ne söylerse söylesin
Aşarım senin için nice dağları
Unutma bir gün çalarsan kapımı
Yüreğim
Yürü ve eğil
Başının üstünde
Taşıdıklarının önünde
Silkelemezse hayat
Uyutmaz beni bu dert
Her gece aklımın ucundan da olsa
Usulca geçer
Ümit olmadan bir yola çıkamam
Bu yüzden hiç sorgusuz arkana düşüp gelemedim...
Gözlerinde demlenir aşk
Ve kısmaya yeltenirken
Altını küçük bir çocuk
Yanmayı öğrenmiştir
Küçük bir çekmecede sakladığım
Gül ki güller açsın
Bahçeler yeşersin
Ruhun hala çocuk ve kaçkın
Şeker verip kandırsam gelirsin
Gül ki güller açsın
Güneş üşür gelmezsen
Bulutlar dindirmez susuzluğumu
Kalp ki aşk denilen bir zehirden
Alırmış suskunluğu
Bir rüya taciri
Hayal nedir ki
Bir bekleme kuyruğu
Cevapsız sorularla süslenen bir dünya
Kutuplar gibi bir bakıma
Sevdiği güneşi hiç görmemiş
Yeni aşklara yelken açmamış
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!