İlk girişte yüce dağları karşılar gözlerimi.
Yazın yeşil,çoğu zaman karlı.
Bembeyaz bir heybet ufukla karışır gözlerimin önünde
Sanki dansederek sarmaş-dolaş
Uhdesine alıverir beni de...
Bazen bir nehir gibi akıp gitmek isterim
Ardımda bırakıp tüm geçmişimi.
Çok uzak diyarlarda yeni bir hayat kurmak
Ve kaybolmak isterim belleklerden
Bazen sakin bir göl gibi dinlenmek,
Ben özgür bir kadınım
Sevdiğim özgür
Kedim özgür
Dünyam özgür
Birbirimizi özgür bıraktığımız için
Böylesine sevgi dolu
Hoşçakal Recep bey.
Duydum ki ölmüşsün.
Söylemiştim bu kadar sigara içme diye.
Herkes ölecek derdin fütursuzca.
Kanser olduğunu öğrenince bırakmışsın.
Ama iş işten geçti tabii.
Neşeler hüzündür,seneler asır
Sevgiler nefrettir ruh gurbetinde
Ümitler yokolur,zaman hiç geçmez
Sevda ızdıraptır ruh gurbetinde
Yalnızlık demirbaş,hasret demirbaş
Diyorlar ki bayım beni hiç sevmemişsiniz.
Bir iz,bir koku bırakmamışım sizde.
Gülüyorum bunlara.
Sonra merak ediyorum;
Neydi o size beni herkesten çok özleten?
Neydi ellerimi nazlı güvercinlere benzeten?
Kendimle savaşıyorum bugünlerde
Bir çocuk tutup sarsıyor varlığımı
Ve ben yeniden ayağa kalkıyorum.
Yaşadığım acıyı bitirip arkama atıyorum
Bu hep böyle olmadı mı?
Söylenmeden yalnızlığıma
Masum muydu
Yoksa bir günahkar mı?
Bir daha düşün.
O gözyaşlarının içinde boğulmadan... ''
Kaldırdım eskileri sandığa.
Üzerlerine naftalin döktüm.
Kimi yırtık,kimi lekeli.
Baktım gönlümden düşmüş!
Eski şarkılar gibi bir anda unuttum
Ne varsa kullandığım.
Bitmek bilmeyen bir yağmur düşlüyorum.
Ucunda korkunç bir masal olsun.
Şöminede çıtır çıtır yansın odun,
Kakaomu koyacak incecik bir porselen.
Kedisiz olmaz bütün bu güzellik.
Ve ille de sensiz.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!