Sararmış yapraklar Ali’m geliyor
Zanğı köyü Ali’m Ali’m ağlıyor
Gül benzi hayalimde duruyor
Yar Ali’mi kara toprak sarıyor.
Ankara’da durur sıvasız yapı
Gör beni de der beni
Usul usul sar beni
Ben bir yaban gülüyüm
Dikenimle al beni.
Yaprağım tazelendi
Gülüşlerim altına sırdır nehir
Acıyı umursamaz aksa da zehir
Her anımda kahır her anımda şükür
Acıyı sabırla yoran gözlerim şiir.
Akar bir ömür göz pınarlarımdan
Tutmaz dizlerin belin bükülür
Ağzında dişlerin tek tek sökülür
O sırma saçların bir gün dökülür
Güvenme dünyaya yalan bu dünya.
Bu saltanatı da bitmez sanırsın
Adın temsil eder
Erdemli, dürüst, güzel ahlaklı
Merhamet yüreğinde saklı
Asil bakışların servet tahtı.
Taç istemez asil başın
Yıkma hatırı hatırası çoktur
Onun üzerine servet yoktur
Yanlış söz zehirli oktur
Yıkma hatırı gerisi yoktur.
Hasreti barındırır özünde
Hayat aynı masada 30 kişiyle yemek yemeye benzer.
Hep beraber başlarsın;
bir kısmı aceleyle yer, kalkar. Yemek biter,
çay gelir. Çay sevmeyenler de kalkar. Meyve gelir,
sohbet koyulaşacağı anda bir kısmı daha kalkar.
Kahve gelir, hatır başladı dersin; kahve bitince
Her nefes alanı yaşar mı sandın?
Yedi cihanı gezen ölüler de var.
Her yüze güleni dostun mu sandın?
Suyunu içip de zehir katanı da var.
Her gördüğünü ahbap mı sandın?
Başağı güneşe emanet ettik demini versin
Yüreği insana emanet ettik gamını alsın diye.
Güneş dem verdi başağa
İnsan insanı düşürdü toprağa
Kavruldu güneş fısıldadı aşkını dünyaya
İnsan insana gam oldu yalan dünyada...
İsyanıma isyan ettim de durulamadım
Yedi düveli gezdim de yorulamadım
Saat oldum da kurulamadım
Söz oldum sorulamadım.
Katar katar eylediler özümü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!