Gece gündüz varamadım
Ben bu sırra eremedim
Çok ağladım gülemedim
Bir menzile eremedim.
Yollar seni aşamadım
Parlayan başak sarısı saçlarında iki yanda iki çıt çıt
toka
O eski sarmaşıklı sokakta kuş cıvıltıları fonda
Gökkuşağını kıskandıran evleri her tonda
Çocukluk masalıydık biz tam da
Sana koşardım bağcıksız ayakkabılarımla
İçtiğine çay deyip geçme
Onun derdi hepsinden ağır
Kim için yanıp kim için piştiğini bilmemek
Kime acı kime tatlı olacağını görememek
Kime kapalı kime açık duracağını sezememek
Kime dem kime gam olacağını bilememek...
Çay keseyi kızları
Fidan gibi boyları
Adamı öldürüyor
Cilveleri nazları.
Çayın yaprağı yeşil
Cemreler düştükten sonra yağan kar gibisin
İş işten geçtikten sonra gelen yar gibisin
Gönlüm hoş ayaklarım ıslak
Yanımda varsın gönlümde yasak.
Olsan da havada toprağa tutsak
Kurban olam ah Çorum’un güzeli
Kolu altın saat, ince bileği
İyi olur mu kötünün dileği?
Kötüye koymasın canımı alsın.
İnce bileklere taksam burmayı
Dağlar bize geçit vermez
Sis çökmüş giden gelmez
Yaralıyım kimse sarmaz
Zalim dağlar halden bilmez.
Dağlar başın sisli bugün
Denizlerde köpük olur
Rüzgâr vurur da savrulur
Yanar yüreğim kavrulur
Akar su yolunu bulur.
Dalga olur köpük köpük
O kadife teninden
İpeksi yüreğinden
Bana bir buse versen
Atlas yorganlar sersem
Uyumadan sabahlasak
Sonsuz ummanlara dalsak.
Dünya bir çiçek dalı
Sırası gelen alır balı
Bazı işler kalır yarı
Elbet biter dünya malı.
Dünya bir nar meyvesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!