"Hoca Çelebi lâkabını almış olan Şeyhülislâm İskilipli Ebüsuûd b. Mehmet b. Mustafa el-Îmâdî, ilimler hazinesi ve Türk âlimlerinin en bilginidir."
"Rahmetli Ebüssuûd ilim denizlerinin dalgıcı idi... Meşhur tefsiri yazdı... Yazdığı fetvaların sayısı bin beş yüze varmıştır. Keşşaf'a bir talik yazdığı gibi, Bidâatü'l-kadi fi's-sakk ve Hidaye hâşiyesi ve Vakfü'n-nukud risalesi vardır."
"Her ilimde, âhiret, hayat, yahut insanî olgunluk hususunda muhakkak Bir dereceye kadar bir fayda vardır... Her ilmin, daha öteye geçmediği bir hududu vardır. Bizi yanıltan sebeplerden biri ilimde gayesinin üstünde bir şeyin var olduğunu sanmaktır."
Edeple tanışırsan,
Kavuşursun felâha,
Ehline danışırsan,
Kavuşursun felâha.
Yıllardır tanıdığım, konuştuğum, eserleri üzerine düşündüğüm, eserlerimi okuyup tanıtma ve değerlendirme yazıları yazdığını sevinerek gördüğüm, kendisine ulaştırdığım röportaj sorularını cevaplayıp konferans davetlerimize icabet eyleyen, sözü güzel, şiirleri derinlikli, sohbetleri zevkle izlenir, nezaketi ve beyefendiliği örnek, karakteri yerli kayalar gibi heybetli bir şair-yazar-hatip ve hukukçu Kenan Yaşar usta; 1971 yılı Çorum ili Mecitözü ilçesi doğumludur. 1981-1987 yılında Mecitözü ilçesinde ortaokul ve liseden, 1989 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tapu Kadastro Bölümünden ve 1994 yılında Akara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezundur. 1996 yılından itibaren kayıtlı avukat göreviyle çalıştığı Çorum barosunda halen ikinci dönem baro başkanlığı görevini başarıyla yürütmektedir.
Sevilen, sayılan, çevresinde saygı ve takdir gören Kenan Yaşar usta, başarılı bir hukukçu kimliğiyle birlikte usta bir şair-yazar ve hatip kimliği ile de tanınmaktadır. Çorum yerel gazetelerinde yazdığı yazılardan başka Türkiye çapında okurlarına ulaşan dergilerde de deneme, tanıtma yazıları ve şiirleriyle okurlarına ulaşmakta, Çorum’da yıllardır Aşkın E Hali isimli dergiyi editörü ve sahibi kimliği ile kadirbilir okuyucularına en güzel bir şekilde sunmakta, 55 sayıdır okurlarına düzenli bir şekilde ulaşan dergisinde kendisi gibi usta şair ve yazarlar şiir, hikâye, deneme, tanıtma ve değerlendirme yazıları yazmaktadırlar.
Öncelikle Usta Bir şairdir
Kibir, insanın kendi benini beğenmesidir.
Kibir, heva ve heveslerine uyup yürümektir.
"bilig birle buldı mesel kökne yol" (Bilgi ile ğöğe yol bulunur.)
"kişen ol kişike bilig hem ukuş" ( Bilgi ve akıl insan için köstektir.)
" bilig kıymetini biliglig bilir" ( bilgilinin kıymetini bilgili bilir.)
Tarih boyunca birçok devlet ve hükümet kuran ecdadımız, ilme, insanlığa, Müslümanlara sayısız hizmetler sunmuş, sadece dostlarından değil düşmanlarından da takdir görmüşlerdir. İlim, kültür, sanat, edebiyat sahasında ecdadımız tarafından insanlığın ve insanımızın istifadesine sunulan binlerce eseri tek tek saymak ve bu kıymetli eserleri bütün yönleriyle tanıtmak neredeyse mümkün değildir.
İnsanı mutlu, müreffeh, devleti kuvvetli, adil ve muktedir eylemek anlayışına dayanan, mazlumun destekçisi, zalimin hasmı bir anlayışla idarelerini en güzel bir şekilde uygulayıp binlerce başarıya ulaşan devlet adamlarımız; ilim ve sanat adamlarını sürekli teşvik eylemiş, onları her daim destekleyip birçok eser yazmalarına imkân tanımışlardır.
Divan-ı Lügati’t Türk, Atabetül Hakayık. Divan-ı Hikmet, Siyasetname vb konuyla ilgilenen her kişinin bildiği eserlerden biri de 1069 yılında yazılan ve insanlığın istifadesine sunulan Kutadgu Bilig isimli hazine değerindeki harika eserdir.
Yıllardır hikâye, deneme, köşe yazısı, kitap tanıtımı, röportaj, tenkit ve araştırma yazılarını zevkle ve şevkle okuduğumuz M. Akif Ak; 1951, Gaziantep / Islahiye / Haltanlı Köyü doğumludur. Mutasavvıf-şair Mustafa Necati Ak, babasıdır. Ortaöğrenimini Adana İmam Hatip Lisesi (1970) ve Adana Erkek Lisesi (1971) ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisini (bugünkü Marmara Üniversitesini (1977) okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde yüksek lisans programını başarıyla (1979) deruhte eyleyen yüzü de, yüreği de hep kıbleyi işaretleyen yerli ve milli bir üstadımdır.
Onlarca kaliteli, yerli ve milli özelliklere sahip hikâyeler yazdı, okuyucuların yüreklerinde ağırladığı birçok deneme yazısıyla gönüllere taht kurdu, dürüst ve objektif kitap tanıtımlarıyla, tenkitleriyle, en önemli konulardaki röportajlarıyla, zamanın eskitemeyeceği eserleriyle fikirlerine muhalif kişilerden bile saygı gördü, gıptayla karşılanan emek ve titizliğinin sonunda yıllardır beğeniyle okundu, ilgiyle izlendi usta hikâyeci, usta romancı, usta yazar, milli sanatkâr ve milli düşünür kimliğine ulaştı, üstadım.
Bizim bu kısa değerlendirme ve tanıtma yazısında daha ziyade yazarlığı ve yazdıklarına değineceğimiz M. Akif Ak üstadım, 1970 yılından bugüne kadar özellikle Pınar ve Gerçek dergilerinde, bilahare Kitap Haber, Bilgi ve Hikmet, Sözleşme, Umran vb dergilerde, günlük Bayrak (1976-78) gazetesinde yazdı. Pınar ve Gerçek dergilerinde okurlara ulaştırdığı hikâye, deneme, tenkit yazıları da, röportajları da, günlük Bayrak gazetesinde yazdığı derin düşünmenin mahsulü köşe yazıları da, Kitap Haber, Bilgi ve Hikmet, Sözleşme ve Ümran vb dergilerde yazdığı kıymetli araştırmaları da, Eyfelde Karnaval isimli romanı, Ara Dönemde İslam ve Müslümanlar isimli eseri ve hikâye kitabı da severek, sevinerek okundu, okunuyor kadirbilir okuyucuları tarafından.
Harzemşahlar, Selçukluların ilk zamanlarında bu devlete bağlı müstakil bir vali gibi hareket eylediler.
Alâeddin Tekiş ise harzemşahlar Devleti'ni istiklaline kavuşturdu. Oğlu Alâeddin Muhammed Harzemşahlar devletini büyük bir imparatorluk durumuna ulaştırdı.
Harzemşahlar Devleti, Büyük Selçuklu Devleti'nin bir parçası olduğundan pek az farkla onun teşkilatını devlet idaresinde uyguladı.
Merhum Mehmet Ali Taşçı ustanın hikâyeleriyle 1976 yılında tanıştım. O dönemin en çok okunan aylık kültür- sanat dergilerinden Pınar’da yazıyordu. Pınar’da deneme, hikâye, inceleme – araştırma ve kitap tanıtma yazılarını okuduğum, ilgiyle izlediğim, bu sayıda acaba hangi konuda yazmış diye meraklandığım M. Akif Ak, Mustafa Aydın, Yetkin Dilek, Mehmet Taşdiken, Necati Aykan, Veli Şirin gibi ilgiyle izlediğim yazar ve hikâyecilerdendi, merhum Mehmet Ali Taşçı usta.
Benim gibi bir endüstri meslek lisesi öğrencisinin ilgisini okumaya, yazmaya, hikâyeye yönelten, nadir yazarlardan, kültür ve sanat adamlarındandı, merhum. Kendisi gibi çok usta bir hikâye yazarı bildiğimiz, merhumun yazdığı Pınar dergisinde hikâyelerini ilgiyle okuduğumuz Mehmet Taşdiken ustanın dediği gibi “ Kendisine has bir anlatımı, yine özel bir konu seçimi ve detay anlayışı vardı. Kullandığı dili zengin Anadolu Türkçesi idi.” Türkçe onun kaleminden insanı etkileyen, hislendiren, düşündüren, geleneksel değerlerimize doğru yürümemizi öğütleyen, sıcak, sımsıcak hikâyeler şeklinde önce Pınar sayfalarına, sonra gönüllerimize doğru şahlanıyordu. Sözlüklere bakmadan anlayabildiğimiz temiz Türkçesi, Anadolu insanının yaşayışını, düşünme biçimini, çeşitli durumlardaki tepkilerini, iyi niyetini, fedakârlığını, ahlakını, yardımseverliğini o zamana değin örneğine fazla rastlamadığımız bir üslup ile anlatıyor, okuyucuyu bütün samimiyetiyle kucaklıyordu.
Daha sonra günlük Bayrak gazetesinde Söz Temsili isimli köşesinde yazdığı zekâ ürünü, düşündüren, okuyucuyu tebessüme doyuran yazılarında da gördüğüm bu samimiyeti, konuya hâkimiyeti ve anlatmak istediğini lafı uzatmadan en güzel bir şekilde anlatabilme kabiliyeti, onun bir başka güzel özelliğiydi.
Merhum Abdurrahim Karakoç, öncelikle mert, dürüst, vefalı, gayretli, faziletli bir insandı.
Şiirlerinin özünde de, görünen yüzünde de doğruluk, dürüstlük ve cesaret vardı.
Millet ve memlekete hain, mertlik ve dürüstlükten habersiz, masuma ve mazluma şiddetli ve sert, ahlaksız, zalim kişiler karşısında demirden bir dağ gibiydi.
merhaba hocam nasılsın nerelerdesin ???????????