Güneşe siyah perde çekersin
Dolunayı gündüze süpürürsün
Karanlığa aldırmadan
Yıldızları sahneden indirirsin
Yetim bir çocuk bakar gözlerine
Bir kelebek yazgısıydı
Ortak düşlerimiz vardı
Vakit az
Mevsim yazdı
Tatmam gereken bir heves
Vermem gereken bir nefes vardı
Kendimden öte seviyorum seni
Gölgenden de öte
Yanındayım senin
Öylesine işlemiş ki sevdan içime
Bilmem ki
İkimizden hangisi yok bedenimde
Bir seher vakti ansızın
Öldü yaşlı adam
Son nefesini bırakarak
Nefsinin yerine dünyaya
Ağlayanının olmadığını
Ne kelimeler dillendirdi derdimizi
Ne de mısralara sığdı gözyaşımız
Mürekkep kurumuş
Kalem tükenmiş
Silgi biçare
Kirlenmiş sayfalar anlatır son halimizi
Aşk bulutlara uçmaya benzer kızım
Kesilir ayakların bir anda yerden
Çiğ tanesi misali buhar olup uçarsın
Gönlün en şen en deli dolu günlerine
Cemreler düşmüştür mevsim bahar
Canım kızım; kimler üzdü seni
Gün ortasında da akşam olmayı
Göze alacak kadar…
Söyle kızım;
Kimler kırdı hevesini
Gölgenden
Bilmezdim hiç seni tanımadan önce
Aşkın daralan çıkmaz sokaklarını
Gözlerin dili nasıl susturduğunu
Dikenlerin su, gülün kor olduğunu
İnsan aşk uğruna iradesini yitirince
Bir dert ki; gezdirir beni
Dipsiz kör kuyularda
Bir derman ki;
Mekân tutmuş
Kör kuyuların komşuluğunda
Susuzluğun çarem olur mu?
Kanatlarım kırılalı
Yıllar oldu küçük hanım
Uçmayı düşüncelerime
İnceden ince salma sakın.
Küf tutmuş




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!