Gecenin sessizliği çığlıklarımla yırtılırken, ruhumdan süzülen kahırları siliyorum. Bir nefesin kıyısında bin ömür harcadım. Kuytu köşelerde sararken yaralarımı, gözyaşlarımı merhem saydım. Hep bir eksikliğin kabusunda çarmağa gerildim. Yalnızlık kol geziyor yarınlarımda ha bir de muskası var boynumda. Zifiri karanlıkta körebe oynatıyor hayat, sanki gözlerim açılsa çok şey görecekmişim gibi. Harabeye dönmüş gönlümden taifin kanları süzülür, Fırat’ın kenarında susuz bırakılmışım. Yalın ayak cam kırıkları üzerinde yürürken, yaşamanın bedelini ömrüme ödemiştim. Ölüm meleği yanımdaykem, kimseler yoktu cenazemde bir musalla bir de tabut. Toprağa bile yalnız başıma girdim, üzerime toprağımı kendim örttüm; espiri olduğunu sanan katillerimin yanında. Ne bir veda ettim ne de bir dua edecek birilerini hayatımda biriktirebildim. Bu kadar keder denizinin ortasına kimseyi sürükleyemezdim; yanan yansın diyemezdim. Taş kesilmiş duygularımın, merhamet celladına hep boyun büktüm. Merhamet, hep göğüs kafesimi zelzeleye tutturdu. Sonunda ağlayan hep ben oldum.
Neyse sigaram bitti ıslıklı fon müziğininde sonuna geldim. İntihar etmiş saatlerin, kimsesiz dakikalarında şiirimi bitireyim.
Haydi kal acılarla…
Nefesim içinde nefesim açılsa
Yalın ayaklarım derelerde yarılsa
Çıplak elle balık tutsam
Anama götürsem, beni bağrına bassa
Yere düşsemde kanasa dizlerim
Boynumu büktüm belimi kırdım
Derdin efkarına her gece ağıdım
Çileli ömrümün yangınında dağlandım
Ateşe verdim kendimide kül bulamadım
Bitmez gamım hicranım ve kederim
Ne ağlarsın ey şahı sultanım
Alemde dertli bir sen misin
Zordur bu ey canı cananım
Kevser ırmağında mey misin
Gül yüzlüm, özü doğru sözlüm
Gönlümden tüten cismi ruhtur
Belagatım rahmani surdur
Divaneliğim şems ateşi hu'dur
Adım soran olursa zikrullahtur
Secde ederim ervahım bildim bileli
İlk hava yaratıldı sonra toprak ve daha sonra su.
Birleşip insanı meydana getirdiler.
Hava insana nefes oldu candan öte can
Toprak insana yuva öldu ölümden öte ölüm
Ve su insana hayat oldu, olmazlar oldu.
Kalemim yazmaz kağıdım yetmez
Bu Ahu firgana dert mi dayanır
Ruh çıkmaz ceset çürümez
Şu yalan aleme ser mi dayanır
Sermişim sefil canımı bir yol uğruna
Süzülür ruhumdan hasretin sahrası
Bir derde düşmüşem bulunmaz dermanı
Bağlamanın tellerinde mi acaba şifası
Dağları özledim ovalarda özlemin mayası
Kalk ey divane Ömer ne durursun bu ellerde
Haktır yakan nurunu sinem içinde
Kul olup yoluna varanlar ehlinde
Aşkın tefsiridir binbir dilde
Sırrı,kamil insan elinde
Yol yoruldu yolcu duruldu
Hayat gülmedi yüzüme
Dalı kırılmış ağaca döndüm
Kan doğradılar ekmeğime
Başı kesilmiş kuşa döndüm
Kar yağdı dağlarıma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!