günü gelir
bir şeyin
öyle derler hep
uzanırken çayırlarda
parıldayan tek yıldızın kayıp gider
ışığını karanlığa kadar saklar içinde
saç bütün yitirmişliklerini
boğ kelimelerini göğsünde
titresin bacakların
ah o canlı hisler!
uzak bir yerin karanlığında
bir parıltıya hasretler
gecenin ıssızlığında koşuyorum
karanlıklar da ardımda
ay yalnız bana parıldıyor
yapraklar yolumu süslüyor
bir park görüyorum
hüzünlüsün
ama hüznünün muhattabı yok
bazı acıların
kıyısında
köşesinde
ne yazık ki
hem saklambaç oynuyor
hem saklandım diye korkuyor
gözlerini açıp göremediğinde
terk edip gittim sanıyor
korkma küçük kız!
ufuktan bir gemi yaklaşıyor, görüyorum
fırtınalı havada,
yalnız başına,
sanırım
okyanusa meydan okuyor!
bırak ruhumda yeniden alevlensin tüm acılarım
serpme üzerine tek bir şey çünkü küllerdir diriliş
sonsuzluğa giden bir yolcuyum ve korkarım ölümden
yitip giderim her anında yaşamın
nedir asıl korktuğum ve de kaçtığım böylesine?
bir düşüşün içerisinde gördüğü
kutsal bir düştü onunkisi
ne gerçek diyebilirdik ne de sanrı
kıvranıyordu yalnızca, sürüklenirken ruhu
baktıkça kendini açan manzaralar kararıyordu
ah sisi dağıtan bulutlarda var bir leke
göğe çivilenmiş yıldızdır belki
o yüce göğün manzarasında küskündür bize
ama sen yüreği elinde göğe bakan
katılaşmış mıdır ellerindeki
ölümün hıçkırıklarıdır toprağı eşen
biri vardır aralarında henüz ölmeyen
dirilmiştir belki de hiç ölmemiştir
iskeletler arasında et parçasıdır hâlâ
sırtındaki küreği almıştır iki eline
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!