ölü yapraklar tutunamıyor artık çürük dallara
ıssız gecede yok artık ayın ışığı
çığlıklar ve fısıltılar karışmış birbirine
birileri ise yaprakları topluyor elleriyle
ne korkunç bir gece bu
yitirdin mi orpheus?
hayır söylemeyeceğim neyi yitirdiğini
yalnızca vurgulayacağım sana
o eşşiz pınarın sularının çekildiğini
ve sen üstün sanatınla parlıyorken
bir söz söylemeyin henüz, bırakın yaşasın yeraltındaki huzuru persephone
çağırmayın onu hemen, o ışıltılarıyla gözlerinizi kamaştıran cazibelere
karanlık da olsa bu kendinden yoksun odalar
cerberus asla havlamaz, çünkü bilmez o henüz yukarıda olan biteni
dursun, ilerlemesin günler, sabretsin ekinlerini eken çiftçiler
Gün tekrar doğuyor
Şafak söküyor görüyorsunuz
Ve alaya mahkum olan ruh
Kahkahayla güne başlıyor
Korunaklı duvarların arkasında bir prens yaşıyor.
biz bizeyiz kayanın üzerindeki tozlar gibi
esen yel savrultur bizi yerimizden
ne kaya haberdardır ne de rüzgar bizden
bir ruh okşayışıdır doğanın can evimizden
reva görmüştür belki de çölü bizlere
ah ölüm neden yakalıyor beni
en huzurlu anımın tutku dolu vazgeçişlerinde
sarsıyor ruhumu
omzumdan tutarak
gözlerimi yaşama çeviriyor
ah bi görebilsem
içimde titriyor yaşamın sesi
tüm zafer ve yenilgileriyle
kör ateşlere sürüklüyor
ta ki uykum gelene dek
yorgun düşünce düşlerim
tüm alev sönüveriyor
onun yaşamı karanlığa gömülmüş
karanlığında ise kendinden yoksun
düşlerde yaşıyordu yaşamdan düşerken
şair ki düşmeye alışıktır
düşün bedelini ödemiştir ağır
uzanıyordu, o dik yamaçta
gölgesindeydi de bir ağacın
ne dingin bir ağaçtı
hışırdamazdı hiç yaprakları
oysa incecikti dalları
ne de yumuşaktı çimenler
ey ruhta sendeleyen sakat düşünce
yıkabilir misin beni zamanla
ürkünç fısıltılarınla kulağımı okşayabilir misin
diz çöktürebilir misin asil duygulara
belki de öylece durursun bir köşede
yalnızca çelik hançer parlar üstüne bir süre
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!