Karanlıkta yürüyorum.
Elimde fener var.
Ama yakmıyorum
Ya kendimi görürsem?
Bundan çok korkuyorum.
biz ki çekilmişiz bir suçun içine
kavrulurken ateşte içten seyredilen
soğuk rüzgarlar esse de o yüce gökten bizlere
tanrının soğuğudur bizi esas üşüten
bizler ki o mahrum kalışların berisinde
pencerenin pervazına dayandım
yük olmamak için;
tutundum kendime
bakıyordum dışarıya
görmek istediğim bir şey mi vardı
göremiyordum
böyle gecelerde yiter tüm güzellikler
saklar kendini her çiçek kendinden
ve beklemez artık açmak için gün ışığını
dingin bir soluş
ve avuntusuz bir çürümedir artık o
sevdiğim her şeyi uzaktan sevdim
boğuldum çünkü yakınlıkta
her nefes ürperti vericiydi
sıcak bir okşayış olsa da
soğuk bir ölüm hissettirirdi
velev ki dirildi ölüler, çürümüşken bedenleri
kemikleri titrer miydi hem de henüz kalkmamışken
ölümün soluğunu nasıl içine çekerlerdi
tanrım, bu yaşam nasıl gösterebilirdi kendini?
şu an pek durgunsun
ama bilirim hırçın dalgalarını
sessizsin
ama kulaklarımda yankılanır kayalara vuruşların
geçti veyahut eskidi günler
Tanrım
bir düş görüyorum
senden habersiz
ve korkuyorum
bırakırsın diye beni sensiz.
silik bir hatıraya dönüşür
yaşanırken zamanı durduran anlar
geçmiş ne de hırçındır, nasıl da hırpalar
o tatlı anları diri diri yakar
ya besbelli olmayan o önemsiz anılar
düşlerim sefaletin en bayağısını
ve ayaklarımın altına alırım en soylu acıları
üzerinde tepinirim saygısızca
kibirli olduğumu hiç inkar etmem
soytarıların sesi yankılanır kulağımda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!