yara almadan göçmeli kuşlar
kanatları süzülmeli
alçalmalı
ama ölmemeli
kasırgaya dönüyor fırtınalar
gökte çılgın bir koro vardı
şimşekler bulutları yarıp geçiyordu
yıldızlar artık parıldamıyor
ay kendini güneşle kıyaslıyordu
doğan gün artık kimsesizdi
horozlar vakitsizce ötüyordu
bir periydik ve kanatlarımız çok inceydi
canımız yanardı uçarken ama alçalmazdık hiç
nehirlerin şırıltılarını duyardık
ve parıldardık akıp giden sularda
görünmek istemezdik kimselere
pek gülünç düşler vardı
ansızın yükselirdi coşkuyla
ve acı yavaşça eksiltirdi
soğuk bir tutkuya dönüştürürdü
ah, utanma düşlerinden
yük olsa da sana gecenin ıssızlığında
Günahkârın en temiz gözyaşı
Akıyor sımsıcak, ısıtıyor yanağını
Meleğin kanadını neden kırdın?
Bilmez miydin düşeceğini
Ve saplanacağını iblisin çatalına?
Güneşin ışığı uğramaz bu diyara.
Isınmak için gelen ne arar ki burada?
Nedir istediği bu misafirin?
Işık mı vurmaz geldiği yerde?
Hem de kızgın güneşin altında!
tek bir acıyı hazmetmek için
tüm bu karanlık sözlerimiz
ne çok aydınlıklardan çaldık
uzun bir süre içimizde parladı.
bir düşteki hassas ruhlardık
Şiir yazmak istedim
Unutur dediler.
Hemen mi dedim.
Beş dakikan var dediler.
Tek şiirle yetineceğimi düşündüler
Oysa ben beş dakikada bir yazacağım
çalınmaz her kapı
ama artık var bir çalan
kimdir bu misafir
burada ne arar?
söylemez ismini
bir hiçliktir yoklayan bizi
sarsılırken ruhlarımız suçluluğun dinmek bilmeyen ezgisinde
fısıldar en korkunç sözleri kulağımıza
ve bilir yüreğe nasıl da karanlık yollardan iner!
kavranmamış her şeyi bocalatırken üzerimize
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!