Büyüdün diyorlar çilelim
Oysa biz…
Sardık çocuk yanlarımızı kat kat
Kaçtık en afacan halimizle köşe bucak
Ensemizde bitti,
Sanal;
Yorgun, sıcak bir günün ardından mehtap eşliğinde, karanlık denize mavi bir dalış çoğu zaman. Kimi merak, kimi heyecan yada serinlik sadece.
Kıyıda dolaşmak ve ay ışığında minik dalgalarla kucaklaşmanın hazzını yaşamak… sahile birkaç kulaç mesafede, her an çıkabilme rahatlığı ve güvenirliği içinde. Bir ummanın eşiğinde olma bilinciyle… maksat biraz eğlence…
Bir boşluğa düşerse istem dışı ayak, sonrasında açılma arzusu, işte en büyük tehlike. Açıldıkça içini saran bir merak, daha ileri… ve korkuya paydos, karanlığa merhaba.
Ay gizlenmiş bulutlar arasına, denizin dişleri ışıl ışıl, bin bir çeşit canavar pusuda. Kalan akılla birkaç hamle, ufak sıyrıklarla yola devam sonra… sahil artık çok uzak, yüzücü yaralı…
Düşlerimiz var kimi zaman pupa yelken / mavi, kimi zaman eflatun / turuncu, günbatımın da aşka açılan pencere...
Çoğu kez kendimizden bile sakladığımız sır. Açıkta kalmasın diye örteriz üzerini suçlu bir telaşla çarçabuk. Nasıl da masum tebessümler belirir oysa, al al olmuş yanakların çukurunda bir tutam gamze.
Nedir bizi bu denli sınırlara zorlayan? Geçen ömrün nasırlı ayaklarına takılan pranga neden? Hangi mevsime ötelenir, dallarından mutluluk sarkan düş ağacı?
İki mavi bilye
Çarpılırsın görünce
*
Çehre pamuk tarlası
Boncuk masumiyetinde
Yağmur vurmuş şehire
Griliğinde kalmış hayat
Rutubet kokar nağmeler
Gözlerim nemli
Her uykuya kan siner
Doğum sancısı vurur geceye
Her yeni gün, acıya gebe
Ah Şeyma …
Ölüm bir ziynet mi boynunda
Sen bendeyken ben senden uzaksam
Bil ki kırılmış aşk bir yerlerde
Ne sen gelebilmişsin
Ne de ben kucak açmışım sana
Puslu bir Bursa sabahı
Ufukta yağmur havası
Atıyorum kendimi Bursa sokaklarına
Ola ki
Yağmur olur
Yağarsın umuduyla
Beni istiyorsun
Yalnızlığımı sunuyorum sana
Tüm karanlığı ile…
Umutsuz beklentilerime sürüyorum seni
baharın yırtıklarından sızanlar olmuş
gelir geçer de uğramaz bize
sözümüz vardı, unutulan
yakalayıp baharı boynundan
aşkı koklayacaktık
geç/ti…
Serdar Kalkan, 15 Mart 1968 yılında Tunceli’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Tunceli’de ve lise öğrenimini Elazığ Teknik Lisesinde tamamladı. 1986 yılında Bir kamu kurumunda memuriyet hayatına başladı.1991 yılında Fırat Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksek okulundan mezun oldu.
Edebiyata, şiir ...