Günaydın!
Bu güne açılan güzelim gözlerine
Kadife dokulu o yumuşacık saçlarına
Gözüme takılan
Beni mutluluğa boğan o buseye günaydın
Ne güneş ne de ateş ısıtıyor ruhumu
Ben gözlerinin aleviyle kavruluyorum
Gecenin koynuna girip
Seninmiş gibi uyumak istiyorum.
İnsanların gözleri de yalnız kalır hanfendi Bedeninizin sıcaklığından uzakta kalınca
Onlar da üşür yalnız kalır.
Gözlerinizin neşesini ararken uzaklarda Onlar da yorulur.
Bir daha hiç göremem dediğim,
Artık rüyalarda buluşuruz dediğim,
İnce ruhlu kadını gördüm.
Hatta inanırmısız
Yanına usul usul sokulup
Hayallerim öyle hızlı kırıldı ki
Kışın kızarmış burnunla oynayamadan
Daha mutlu olmayı düşünemeden
Yere düşüp tuz buz oldular.
İnsanın canı ister
Bağıra bağıra buradayım demek.
Ben de buradayım...
Ben de insanım demek ister.
Ben de severim
Çayın yanına çok iyi giderdin
Ninni gibi sesinle uzaklara dalardım.
Yeni yılda karın altına çok yakışırdın
Kızarmış burnunla gülüşün...
Her şeyle güzeldin bir benim yanıma yakışmazdın
Dünün hikayesini ben bugünden yazıyorum
Geç kalınmışlıklarımı anlatıyorum.
Öyle ya yarının hikayesi ne zaman
Bir yaprak gibi solar bir ağaç gibi bükülür.
Ben işte o zamana şimdininmiş gibi anlatırım.
Ben sana geç kalmaya baya baya alıştım.
Zaman algımı yitireli 2 yıl oldu galiba
Son hatırladığımda ıhlamur ağaçlarının kokuları vardı.
Prangaların arasından ılılık ılık burnuma gelirdi.
Burnumdan girer kalbimde biterdin.
İnsan olmak beni çok yordu
Önce mutlu sonra üzgün olmak yordu
Arada 24 saat bile yoktur
Hissetmeyi şaşırdım
Kendimi gülerken ağlar halde bulurdum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!