1987 yılında Fatih'te doğdum.İlk öğrenimimi Hamdi Akverdi İlköğretim Okulu'nda tamamladım.Sonrasında Yahya Kemal Beyatlı Lisesi'ne kaydoldum. Şiir yazmaya 2000 yılında başladım.Fakat ciddi anlamda 2005 yılında oluşmaya başladı kaliteli olduğuna inandığım şiirlerim.Üniversiteyi kazanınca daha çok ivme kazandı.Şu anda Çukurova Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Maden Mühendisliği bölümünde 2.sınıftayım.Sizlere düzeyli şiirler sunabiliyor isem ne mutlu bana.
Ah İstanbul,İstanbul...
Melankolisi yürek sızlatan
Yalnızlıkların aşılmaz dört duvarı
Unutulmuş hayatlar ülkesinin emsalsiz başkenti
Masallarımın başkahramanı
Nadide İstanbul...
Yalnızlığa giden yol
Yüreğinden geçiyormuş
Bakışların silah gibi
Her gece yüreğimden vuruyormuş
Bir avuç kartanesi gibi
Hayat yok olup gidiyormuş
Tırnaklarımın yüzümde bıraktığı izdir kaşlarım ve gözlerim…
Özlemim var yokluğa soğuğa ve ölüme
Hayat benimle evlenir misin dedi
Yalnızca kâğıt üzerinde olur dedim.
Alıp başını gidesi gelir insanın
Gölgenin kuraklığını öpecek yarın
Bugünün dizlerinde paslanacak
Daha dün önünde secde ettiğin aşkların
Yeni bir gün ruhunun ücra coğrafyalarının yağmurlarını çalacak
Titreyen ellerin saçlarının kesif kokusuyla buluşacak
Yitik bir anı kalacak gözyaşların
Avuç içi kadar mutluluk arıyorken
Yüreklerimiz
Sokak çocuklarını barındıran banklar gibi
Arsızsa isteklerimiz
Hayattan kopamayacağımız kadar
Kalınsa zincirimiz
Ben masallarımın soysuz kahramanı
Sen yalnızlığımın aşılmaz dört duvarı
Sonbaharda biçare titreyen ağaçlar gibi
Secde etmez önünde yüreğim
Benim masallarımda aşktan çok gurur vardır
Giderim...
Avuçlarına ayrılık mıhlanmış bir sonbahar sabahı
Kuru bir sövgü gibi yağdın suskun sokaklarıma
Karanlık rıhtımların kanat çırpışları doldu gözlerime
Gözyaşlarım kızıl bir günbatımına büründü
Sensizlik masum bir şarkı olup aktı dudaklarımdan
Aşk son yıldırımlarını saldı titreyen bedenime
Karanlıkta oyalanan yorgun yüzler
-tecrit odasının karanlığında-
Çırılçıplak ruhumda ve ensemde
Sersemletici bir buz torbası
Saçlarımı tarayacak vaktim mi var
Zamanımı ilkçağ lokantasında unuttum
Seni düşündüm dün gece
Ay ışığında çiğ tanelerinin
Gökyüzüne isyan etmesi gibiydi
Ruhumda kilitli kalan boşluğun
Yakıp eritiyordun içimi
Yine gözlerinleyim sisli bir günün eşiğinde
Yalnızlığın orijini ıslak kaldırımların çığlıkları kulaklarımda
Yürüyorum
Yüreğimin eprimiş köprülerinden salkım saçak şehirler geçiyor
Eteklerinde papatyalar nemli dudaklarında ilkbaharın cıvıltısı var
Biliyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!