Soğuk ve karanlık bir kış gecesi gibi
Eğilirdi kirpiklerin solgun kaldırımlara
Muhtaç kalırdı yüreğim
Karanlığın ensesinde
Acımasız bir kırbaç gibi şaklayan
Çıkmaz sokaklara
Çürüyen sevdaların onulmaz günahları
Çaresizliğin çarmıh kokan keskin sabahları
Sahipsiz gecelerin solgun yıldızları
Bilirim sende saklıdır
Ömrümün sen kokan yosun tutmuş sevdaları
Zaman tünelinde salınıyor aşk bu sıralar
Sadece aşkın acı nefesini
Zaman duyumsar
Yalnızca zaman solur
Kasvetli havasını
Aşkın yarattığı sensizliğin
Gönlümün rüzgarları
Gözlerinin yakamoz misali yapraklarını savururdu
Hesapsız günahlarından
Zaman karanlık bir şal gibi
Akıp giderdi omuzlarından
Bir oyun gibi oynarız
Ve oyun biter bir gün
Mutlu bir çocuk edasıyla
Yumarız gözlerimizi
Mutluluk saklanır el değmemiş köşelere
Yoruluruz
Kıskanmak
Hayatı adam gibi yaşamayı kıskanmak
Kışın acımasız siluetine
Ağlayarak bakmak
Ve kıskanmak gülerek sabırla bakanları...
Kırık aynalarla dolu mutsuz odalarda
Kim bilir kaç bahar geçirdim
Kim bilir kaç bahar bekledim seni
İstanbul'un karanlık ve çıplak sokaklarında
Ellerinin sıcaklığına muhtaç kaldım
Yaz yağmurlarından halusinojen çalardık
Düşlerimiz için
Her seferinde daha da erirdi avuçlarımız
Ağlardın
Ağlardık
Yaz yağmurları gibi...
Güzün ayaz vurur ülkemin dağlarına
Tırnaklarıyla tutunur umut
Rüzgarın betondan parmaklıklarına
Saçının kokusundan bilirim baharın geldiğini
Şu görüş günleri de olmasa nereden bileceğim
Göğümün ılgıt sesinden gayri
Yalnızım
Bir ekmeğin zahiri yüzüne değiyor parmak uçlarım
Körelmiş ve kendini kendinden soyutlamış tırnaklarım
Avurtlarıma batıyor
Üşüyorum
Ayak bileklerimde yazın sıcaklığı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!