Bir güzelin hasretiyle yanarken
Başka hiç bir şeyi düşünemedim
Ne işime yarar servet,izzet ikbal
Ben bu dünya ya güzelliğe geldim
Bilesin ki gerisi abesle iştigal
Eski bir sandık beni hep heyecanlandırır.
Gecenin kör karanlığında sanki bir iz ararım
Köşede kalmış bir tozlu fotoğraf bile heveslendirir
bir gülüş bir bakış ilgimi çeker
Bırakırım kendimi sandık başında hatıralar denizine
Dalgalar nereye götürürse oraya giderim
Hani taşı toprağı altındı
Ben bir şey görmedim
Bu şehre çok şeyimi verdim
Garibini, yolsuzunu giydirdim
Vergisini babalar gibi verdim
Sazan gibi tokatçısına kesildim
Dur ne olur seni birazcık seyredeyim
Güzel yüzün hafızama kazınsın
Ölümlü yitimli dünya gel bir defa seni öpeyim
Gidersen dudaklarının izi bende kalsın
Yasak aşk bu seni her an kaybedebilirim
Bir gece vakti
Giderken bu yerlerden
Ne bir veda öpücüğü
Ne de gönderilen bir selam
Yaban bir bakış dokunsa tenine
Siner değişik bir koku terine
O an kapanırım içime
Benden başkası el gelir kendime
Yakın olmasın isterim hiçbir şey sevgime
Kara kışta Sarıkamış’ta
Bir emirle sürdüler bizi cepheye
Çoğumuz oyun oynayacak yaşta
Fırsatımız olmadı büyümeye
Ama bu kimin umurunda
O uzun saçlı kara gözlü kızın adı leyla
Hayrandım ona utanır yüzüne bakamazdım
Konuşamaz öylece kala kalırdım yanında
Avuçlarımın içi terler dokunamazdım
Bana göre bu yaşadıklarım tek taraflı sevda
Bir bakışına bir gülüşüne gönül verdim
Nerde benim canlarım
Toyda bar oynadıklarım
Camide saf tuttuklarım
Bir yastığa baş koyduklarım
Soframı paylaştıklarım
Ve de yalancı dostlarım
Harcadım ömrümü, gittim bir güzelin peşine
Geçti gitti günlerim oyunla toyla
Yaradan güzel yaratmış karışılmaz işine
Civanlığım vardı kızışmıştı kanım
Yalan değil bu günden cenneti yaşadım
Şükürler olsun sana yüce rabbim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!