Kendi yayınım olan 'Olmazlara Sevdalıyım' şiir kitabına özgeçmiş yazmanın yollarında dolandığım o günlerde; hayatımı farklı bir biçim ve öz ile dile getirmek isteği baskın çıkınca kendimi aşağıdaki satırlar ve şiir de buluvermiştim. Buraya aynen almayı yeğledim.
'Bir tarihte bir mecliste tartışma döndü dolandı gençlik söylemi üzerine geldi, saplandı. Savunmaya bile duramadan bir anda ihtiyara dönüştük bazı kafalarda. İşte o gün bir şiir yazarak yanıt verdim; yaşama ve onlara. Bu benim uzayıp giden özgeçmişim ve aradan onca yıl geçme ...
o çay
içilmeyecek içilmesine
oysa içilebilirdi
tam da
dudaklarına sıcaklığı değmişken
burnuna kokusu
kanat takıp uçabiliyorsa sözcüklerin
kah gülerek / kah yas tutarak
masal anlatırcasına kimi zaman
bir solukluk satır aralarında çizebiliyorsam
her halinin resmini
bir yığın söylemin bekleşiyorsa belleğinde
suya düştü zaman
zaman su oldu
bitimsiz akmaya durdu
her damlasında ayrı bir resim
söylüyor türkümüzü
suya düştü zaman
biliyorum
olmazların peşindeyim
olmazların içinde
olmazlara sevdalıyım
düşlere vuruyorum olmazları
düşlerde taşıyorum
- I -
derler ki
erguvan zamanı kurulmuş bu şehir
Bizans'ın rengiymiş erguvan
derler ki
kaçıp gelmiş Filistin'den
kanatlarını açmış bir kuşun
ödünç alarak
o anını
çalarak bir şarkının nakaratını
seslendim geceye
yıldızları toplayan gözlerimle
kuşatmaları duyumsuyor yüreğim
duyumsuyor
ta derinden
derinden
gözlerde
bakışlardan
Hattuşaş / Anamuryum
Milet / Efes'de vardık
Anadolu / Mezopotamya / Nil
Nil'de vardık
Roma / İnka / Aztek'de vardık
vardık da vardık
dün neydi bu insan / hiç
bugün ne / hiç...hiç..
yarın ne olacak / hiç...hiç...hiç...
(Nihilist serpinti)
* * *
buna hayır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!