elimizde birer kalem
ucu hiç bitmeyen
kıvrak bir tay oynaklığında koşuyor
yorulmak nedir bilmeden
koşuyor be güzelim koşuyor
çizerek noktaların arasını bir bir
kaldırdı başını
vurdu vuracak
soktu sokacak
oldu
ay ışığında parlıyordu derisi
gümüşi bir su gibi
göz olmak
göz göz erimeye durmak
buharlaşıp bulut olmak
bir rüzgara binerek oradan geçen
akmak dağların tepelerinden
vadilere
samanyolunda dolaşırken
avare
avare
rastladım ona
yorulmuş
bağdaş kurmuş
içtik kana kana onca zamanı
bir dikişte üstelik
x x x
oda sönmüş bir balonca bana baktı
öyle zaman olur ki
en güçlü nara boğar kendini
kendi içinde
öyle zaman olu ki
hafif bir yelce
perdesinde odamın
mavi üstünde
bir tutam sarı ışık
biçimini bozmadan
susturmak geçti birden
aynı hızla terk ettim
bin parçaya bölünmüş
her parçasına ayrı bir hüzün binmişti
o bakışı akıtan gözbebeklerinde
içim yağmurdu artık tepeleme
oysa
biraz önce güneşliyordum
sert rüzgarlarda eğilen bir kavak gibi
kamburlaştırarak sırtını
ötelere
o ilk gününe değin
doğan güneşin
uzattı bakışını
coşkun bir nehrin kapaklarını açmak
deli dolu akmak için
o ana kilitledim tüm zamanlarımı
düşten öte düş olup erimek için sıcağında
unutulmazı yazmak için yüreğin atışlarına
o ana kilitledim tüm zamanlarımı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!