Senin gökyüzünün altında,
senin topraklarında,
senin yağmurlarınla sırılsıklam ıslanmak.
Yüreğinin parmaklıkları arkasında,
sende tutsak olmak.
Seviyorum bu esareti sevgili.
Hadi artık,
geç kalma git sen..
Merak etme ben oyalarım hüznü.
Kasım2017/Kınık-Soma
Suskunluğumda çağıl çağıl bir ırmak gizli.
Çavlanlarından sen dökülürsün,
kimseler bilmez..
Gözlerin;
İçinde koca bir dünya
Odağında,
Mutluluktan sızmış bir huzur
Sakin, durgun
Oysa bir bilse
Uzun yıllar olmuştu görmeyeli.
Misketlerimi kaybettiğimde yüz yüze,
annemi babamı kaybettiğimde de içimde konuşmuştuk,
teselli etmişti.
Sevmiştim rahatlatan, huzur veren yanını.
Denizler sütlimanken,
Bir nehrin fısıldadığı şiirselliğin serenatı gibiydi,
gecemin yönünü tayin eden çağrısı.
İnandım ay ışığına inandığım kadar.
Güvendim yıldızların mavi bir gökyüzü vaatlerine güvendiğim kadar.
Puslu bir havanın adımladığı,
pusulasız içimin karanlık sokaklarında,
Diyorsun ki;
Alıp başımı gideceğim bu kentten.
Sanıyormusun ki aldığın en doğru karar.
İçindeki aklı bir sevgili almışken,
söyler misin,
o başı alıp gitmek neye yarar! ..
Bilir misin?
Öylesine ağır bir yük ki,
öyle zor ki kaldırmak..
Desem ki;
Bir omuz atsan da yüreğime,
şu sevdayı birlikte taşısak...
Işıklar içinde uyumamı istemenizi anlayabiliyorum da,
ardımda,
ışıklı, aydınlık bir gelecek bırakamadıktan sonra!..
Nasıl?
Ve;
Tanrım,
İçinizde büyüttüğünüz bir kent ve bir sevda,
Gün gelir;
birinin izi diğerinin sızısı kalır silemediğiniz.
Dilinizin ucuna kadar gelir de,
bir türlü hoşça kal diyemediğiniz..




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!