Ne çok konuştuk karşılıksız.
Sen sustun ben konuştum,
ben konuştum sen sustun..
Hiç kırgınlıklar biriktirmedim
hasretine karşı.
Bu yüzden çoğalmadı öfkelerim.
İçimin derin vadilerinde yankılanıp
kendine dönen bir çığlık oldular her zaman.
Sevdanın,
Düş artık yakamdan zaman dedi
ve;
O düştü..
O sanat dünyasının masal kahramanı,
gözleriniz açıkken görebileceğiniz en güzel düştü...
İşte gece;
Ayrı yerlerde bile olsak,
aynı şeyleri düşünüyor olmak.
Dostluğu,sevgiyi,
tek bir yıldıza bakmak,
aynı havayı teneffüs etmek,
Ellerinden sıkı sıkıya tutamamışsam gökyüzünün,
derdini dinlememişsem,
hüznüne ortak olamamışsam sevgi sözünün.
Bir çiçeğin gülümsemesine merhaba,
habersiz ağan gözyaşına üzülme diyememişsem.
Şaşkın ve çaresizsem.
Artık;
altına gömülmeyi vasiyet edebileceğimiz bir çınar ağacı da kalmıyor usta.
Vazgeçtim çınardan,
gölgesinde huzuru bulabileceğimiz ,
sırtımızı korkmadan dayayabileceğimiz ağaç dahi kalmayacak yakında..
Ne senin gibi yazdıklarımdan ,düşüncelerimden dolayı hapis yatmışlığım,
Öyle tozlu,
öylesine kırık döküksün ki hayat,
çökelen tortuların kuruttu içimin nehirlerini..
Kaldırın bütün şehirleri,
sıralarınızın gözüne.
Hırçın karadeniz ve tuzlu akdeniz çantalarınıza.
Gözlerinizin önünde,
yüreklerinizin üzerinde sadece,
ege,imbat ve kordon kalsın.
Benim anlatamadıklarım, senin anlayamadıkların,
senin kızgınlığın, benimse kırgınlığım var.
Aramızda kulakları sağır eden yüz yıllık bir suskunluk.
Şimdi sevmek bir tuzak,
sevilmekse bir düş kadar uzak.
Ne denilebilir ki böyle anlarda,
Ne çok şeyi ister,
ne çok şeyi sever insan.
Ama,
en güzeli:
Sevgilinin kokusunda bir çiçeği,
gözlerinde denizi, gökyüzünü,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!