Ah Hasan Hüseyin;
Baktığım, görebildiğim her evin penceresinin
çürümüş pervazına tutunmaya çalışan bir umut.
Düştü düşecek
Ve
Saçaklarında uğuldayan kovanlar
Barış diyorsun ya kardeşim;
Daha söylemeye başlamadan,
içinin ısındığı barış.
Perdelerini çektiğinde odanı dolduran huzura rağmen,
ışıklar söndüğünde ürküten karanlıklara meydan okuyan,
bir türlü dikiş tutmayan çığırtkan akıllara inat,
Sus,
hemen itiraz etme.
Baş başa bırakalım,
değsinler yürek yüreğe,
çözsünler mutluluğun sırrını.
Aklımızı alıp,
Bir şeyler olmalı kıpırdanan hayatta
Tomurcuğunda çiçek
Kozasında böcek
Yüreğinde sevgi
Düşüncelerinde insanlık olan
Bir canlı gibi..
Kurudu gözpınarlarımız,
kısıldı seslerimiz..
Her zaman acıların ateşinden geçenlerdeniz..
Hep sustuk ama,
unutulmasın.
Biz acılarımızı damıtıp,
Anlamanı beklemiyorum beni.
Düşün ki;
bir serçe kanaatkarlığında,
bir kelebek ömründe sevdim seni.
Düşün ki;
yarım ağız dudak kesiği cümlelerle değil,
Bugün bir mektup daha aldım senden.
Hayli yüklü,
kurşun gibi ağırdı.
Kim bilir! ..
Ne sitemler,
ne kırgınlıklar koymuşsundur içine.
Ah güzel çocuk;
Dizelerimin içinden ne zaman sen geçsen,
beyaz bir güvercin havalanır,
yüreğimin sazlıklarından masmavi gökyüzüne..
Bu yüzden vurgunum ben.
... O ana sütü kadar ak,
ANLADIM Kİ
Anladım ki
Gözlerinden düşürmeye hazırlandığın bir çiy tanesi gibiyim artık
Anladım ki
Sırtında taşımaktan zorlandığın hayatın içindeki bir fazlalık gibiyim artık
Anladım ki
Bugün bir kalemsin dedim kendime
Kim bilir
Yarın
belki bir masa olurum.
Hani Cansever’in dediği
*Masa da masaymış ha* cinsinden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!