Güllerle karşılardı varlığında,
sevda mevsimini bu şehir.
Oysa;
İçimi acıtıp,nisanı ağlatan dikenlerdi gül dalına yakışan.
Dağınık bir hayatın penceresinde,
şimdi kirli sakallı,hırpani bir nisan.
Gözü açılmadık sığırcık yavrusu gibisin yalnızlık.
Seni besleyip,büyüteceğim.
Bir gün,
kanatlarını çırpıp uçmayı öğrenecek,
kara bulutların dağılması gibi,
kaybolup gideceksin.
Niçin bu köhnemiş düşünceler diye sormuştun ya..
Uykusuz gecelerimden,
dökülmüş bir gözyaşıydı Eylül..
Gözlerimde;
Tandoğan'da asfaltı ezen,
tankların paletlerinin seslerine karışmış,
Bir gün yitirmek zorunda kalırsan beni.
Ağlama.
Hani o kader dediğin sonsuz ayrılık zamanı.
Sakın ağlama.
Aç kapılarını yüreğinin haykır dağlara,
sana dağlardan sesleneceğim.
Bir okyanusu andırırdı yaşantım..
Bazen sessiz,
................bazen çalkantılı.
Açıldım enginlere,
.......................direndim dalgalara,
.................................derinliklerinde yok olmadım..
İstediğim;
Öyle bir bahar ki,
bütün günler sorunsuz,
saatler gamsız olsun.
Ben zamanı,
zaman beni unutsun..
Akşamın rahmine erkenden düşürüp geceyi,
bırakıp gittiği simsiyah vedadan aylar sonra,
merhaba demesi.
Yüreğinde pişmanlıklar,
elinde zeytin dalı.
Barış gönüllüsü gibi çıkagelmesi,
Tan yeri ağarmadan,
........................alacakaranlığında çıkacağım yola,
siyahların şehrinin gizemli karanlıklarından sana doğru.
Bir ayaz,
.............iliklerime kadar işleyecek,
.........................keskin bir bıçak gibi yalayıp geçecek yüzümü.
Geceyarılarım;
Kalemimin telvesine bulaşmış,
kırk yıl hatırlı yürek kıpırtılarım...
Yeter ki,
harcamaya niyetin olmasın.
Dağ gibi aşklar bile eriyip biter..
Para pul da hikaye.
Biliyorum,farkındasın.
Kedinin sırtında şimdi tüm sermayen.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!