Uçuk,dağ başı düşleri gibisin,
erişilmez.
Kanatlarımda ayrılık ve yalnızlık.
Seni yitirmek korkusundan,
ayrılığın dudaklarında,
günü bekleyen kabus gecelerden yadigar bir uçuk..
Nasıl da aşıverirdik çocukluğumuzda duvarları.
Bir yıldız kaysa gökyüzünden,
uzanırdık,
sanki tutuverecekmişiz gibi ellerimizle.
Zaman zaman,
gözlerimizi sımsıkı yumar,
Biz geçmişte de karşıydık.
Amerika sempatizanı süttozlarının,
boğazlarımızı işgal etmelerine.
Defol diyerek tükürdük,
direndik..
Rüyalar ülkesi,
Haziran güncesinde bir orta anadolu,
bozkırlarında savrulan sarı başaklar..
Hoyrat bir rüzgar dolaşıyor tenlerinde.
Gözlerimin önünden geçiyor şimdi dalgalı saçların..
Kimi zaman bir ege kadar sakin,durulmuş.
Kimi zaman karadeniz kadar hırçın.
Sen benim kadar bilemezsin kuytularını,
Saçlarını öpüp geçen rüzgarların tuttuğu köşe başlarını.
Sokaklarında sevdalarını kem gözlerden sakınan aşıklarını,
Nice aşklara tanıklık etmiş kaldırımlarını.
Benim kadar bilemezsin tutkulu öpüşlerin tadını,
geldim gidiyorum diyen sevdaların yüreklere
Artık canını acıtıyorsa,
omuzları düşmeye başlamış,
kısa,kederli sözcükler.
Düşmenin vaktidir yakalarından..
Önce,
cümle eş dost,akrabanın..
Kapın çalınıyorsa hala,
maviliğinden bir nefes sunuyorsa gökyüzü her gün sana.
Mutlu ol,
..........gülümse hayata.
Ve;
Şükret Tanrı'ya..
Çehov,nenem,
ve;
Vişne bahçesi..
Ne Çehov'u tanırdı,
............ne vişne bahçesini,
........................ne de sınıfsal farklılıkları..
Hangi ayın ellerine tutunup kalkmaya çalışsa yüreğim.
Yapışıp kalır ciğerlerime kadar,
bir kurum gibi,
simsiyah hüzün karası.
bir elvedanın örtük perdelerinin arkasında,
camlara çizilmiş flu bir resim sanki hicran yarası.
Ne zaman seni yazmaya kalksam,
sitemlerin bir duvar önümde.
Aklımda;
kömür gözlü insanların,
kan ve gözyaşı nurları,
yumak yumak çilelerle örülmüş,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!