Senin gökyüzünün altında,
senin topraklarında,
senin yağmurlarınla sırılsıklam ıslanmak.
Yüreğinin parmaklıkları arkasında,
sende tutsak olmak.
Seviyorum bu esareti sevgili.
Neyin var dedim
Hiçbir şey dedi sessizce
Ne çok hiçbir şey sığdırmış bu daracık dağınıklığa
Kilidi biraz zorlasam
Dökülmeye başlayacak yağmur gibi hiçbir şeyler
Oldum olası sevemedim
Birisi bana anlatsın
sevdada şu hüznün güzel yüzünü
Değilse
Çıldırtacak bu ayrılık,
tutamayacak aklım bende kalma sözünü..
Bir yağmur ki
kasımla başlayan
Durmaksızın
Gözlerimde kara deniz iklimi
Yüreğimde
Yıllarca hüküm sürecek bir karasallık
Marifet
şimdiki zamanda yaşıyorken
anlara geniş zamanları ,
bir kentin daracık,
sığınmacı köşesine koca bir mutluluğu sığdırabilmekti.
Bu ,
Suya sabuna dokunmayan bir yaşam,
ve
acılara peşkeş çekilmiş bir ömür.
Sadece
direnmesini bilenler ayakta ölür.
Kentlerdir,
Beşinci mevsim diyerek,
gittiğin yerden bir türlü dönemedin hala,
bulabildin mi yüreğim nerdesin?
Unutma,
artık ömrümün kırlangıç mevsimindesin..
Hiç hüzünü ağırladın mı sevgilim bir gece.
Benim fakir evimi iyi bilir o,
Bir acı gözyaşı kahvemi içer her gece,
Ve;
Seni konuşuruz karşılıklı saatlerce...
Kimse uyarmadı bizi,
sevgilinin yokluğunda şiirlerin ne denli tehlikeli olduğunu..
Acımasız bir şiir tetiği çektiğinde,
namlusundan fırlayan serseri sözcüklerin,
insanı can evinden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!