O bir sakız ağacıydı, alelade;
Bir gün o yeşil sahile çıktı geldi,
O zaman bu zamandır memnun yerinden;
Seyreder bulutları, göğü, denizi.
Titreşirdi rüzgarla güneşli yaprakları;
Su istemeye geldiler çocuklar
Kumsalda çimerken farımışlar
Mayolarıyla geldiler
En arkada sarışın şipşirin
Olsun olsun dört yaşında bir oğlan
Güler su veriyor onlara
Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar
Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar
Mevsim dönüp de yeniden yeşermeğe başlayınca rüzgar
Çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar
Bir baska yolculuk dalindan dusmek yere,
Yasadigindan uzun;
Bir tatli yolculuk dalindan inmek yere.
Agacin yuksekligince,
Dalin yuksekligince ruzgarda;
Marx'ın da pek sevdiği bir Latin sözünü anımsıyorum
Nihil humanum mihi alienum est
Bu sözün altına ben de imzamı basıyorum
İnsana ilişkin ne varsa kabulüm
Şu hümanistler hariç
İçerimde bir bokluk var
yıkıyorum, yıkıyorum, yıkılmıyor.
Yüzümde bir maske var
Çekiyorum, çekiyorum, çıkmıyor.
Cahit ki bu hasta düzende sağlıklı bir kanserdi
Cahit ki haksızlığa karşı üreyen höcrelerdi.
Yorgun develer gibi çöktüğü Dormen şölenlerinde bile
'Siz paranızı, ben kendi kendimi yerim,' derdi.
Cahit zaten azalarak yaşayanlardan değil
Günlerdir körköstebek nefsimle öyle hırlı
Ve öylesine harlı ki
esrik nefesim
Bir kibrit tutsam parlayacak.
Bir sarnıç gemisi diyecekler alev almış
Boğazın iki yakasından
O göz godoş bir mavi
Güneşi dönünce sağdan ikinci
Nerde sabah orda akşamın evi
Süpür sefa kırkikindi gelince
Kolay değil tavlamak bulutları
Hava azdı bak, havai mai
Düşüyor üstüme bir semavi
Deterjamanın evren pulları...
Ve teperken tipili yolları
Bir garip uyku görmede rüyam
Olmamak üzre bir daha reklam
Düşlerinin büyüklüğü kadar özgür.
Kalbinin ağırlığı kadar aptal.
Zihninin genişliği kadar bencil.
Sevenin kadarsın aslında.
Sevmeyenin dolsanda.
İnsanevladısın sonuçta.
Her şey sende gizli...
https://youtu.be/6zPewiBAXoM
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.