Bir Temmuz sabahından
Kavacıktan
Bir avuç mavi
Bir tutam yosun
Bir kuple martı çığlığı
Bir acı kahve
Tavanım gökyüzü,üst komşularım yüzlerce martı.
Yanımda da sevdiceğim olunca boşvermişim Nisan’ı , Mayıs’ı .....
Bugün çok üzücü bir haber aldım , sarsıldım.
Eve erken gideyim dedim.
Yola çıktım, trafik her zaman ki gibi felç.
Mahalleye geldim alışılmışın dışında bir telaş,
Komşunun kızı kocaya kaçmış.
Bakkala girdim raflar bomboş,
Gel bu sabah seninle radikal bir karar alalım.
Kocamış şu şehrin egzoz kokulu kalabalığına okkalı bir “elveda” çakalım.
Mavinin hüküm sürdüğü,
İnsanlarının yüzünün her daim güldüğü,
Küslüğün tarihe gömüldüğü,
Kimsenin birbirinden selamı esirgemediği,
bu sabah kırdım tüm ince belli çay bardaklarını
imha ettim bin bir suretinle baktığın aynaları
kokunun sindiği ne varsa bir bir attım
resimlerimizi bile acımadan yaktım
bu sabah ne varsa seni hatırlatacak
hafızamdan kazıdım
Çay karası gözleriyle çayımın dumanında tüten yar.!
Sarı saçlarının her bir teline şiirler asan bu şairin
Sensiz içtiği her çayda boğazına dizilen özlemleri var.....
Can Çalışkan
Biz öyle herkese içini dökenlerden olamadık kurbanım.
Onun yerine çay döktük.
Demiyle demledik dertlerimizi.
Dışarıya hep mutlu göründük.
Geçtiğim yolların sonu nereye çıkar öğrendim,
Öğrenemezken yokluğuna nasıl tahammül edileceğini.
Tüm iyi ihtimallerden sınıfta kaldım,
Aynalara rehin bıraktım gülüşlerimi.
Ansızın karşılaşırsak diye,
Ezberimde hep kahır şiirleri.
Bıçak gibi kesip attıklarım var yüreğimden
Etrafa tek damla kan sıçratmadan
Islak bir gecede düşsem yollara,
Çıksam bir sabah sana gelsem.
Tan yeri ağarmadan,
Kediler balıkçı teknelerine yanaşmadan,
Şehir uykudan uyanmadan,
Kuşlar rızkının telaşına kapılmadan,
Serbest vezin şiirlerin en güçlü ve en güzel kalemi,şairine saygı ve selamlarımı sunuyorum..