Evladı kucakladığında düğünü, öptüğünde bayramı yaşayan kişiye “Anne” denir.
Annelik güne,saate,dakikaya sığdırılamayacak kadar kutsal ve özeldir.
Annen yoksa seni canından çok seven kimsen yoktur.
Yüzünü, sesini, kokunu özleyenin,
Başarılarına en çok sevinenin,
Her hatana müsamaha gösterenin,
Tüm yanlışlarına rağmen senden vazgeçmeyenin yoktur.
Annen yoksa en ketum sırdaşın yoktur.
Bugüne dek kendi söküğümü hep kendim yamaladım ben.Allahtan başka kimseye eyvallah etmedim....
O yüzden deve kadar boyu olup nohut kadar yüreği olmayanlardan değilim.
O yüzden üç kuruş para için özünü unutanlardan değilim.
O yüzden herkese mavi boncuk dağıtanlardan değilim.
Yokluk olmasına rağmen mutluyduk çünkü çocuktuk
umursamıyorduk ki hiç birşeyi
bir avuç şekerle sevinçler tüm sorunları geçici kılıyordu
çünkü çocuktuk
avunuyorduk
büyüdük ve avunamaz olduk...
Azad et beni yalnızlık
Onun yalnızlığına
Soran olursa “nereye” diye
Otağ kurmaya
Yüce bir sevdanın taa ortasına
Az olsun öz olsun " diye diye büyütüldük biz.
Ondandır minik bir tebessüme yenik düştüğümüz.
Tek bir papatya ile mutluluğun zirvesine çıkıp,
Hüznümüzü bir damla gözyaşıyla gömdüğümüz.
Sözkonusu sevilmek olunca,
Belki de büyük beklentiler gerekiyordu.
Biz tuttuk babaannemizin ölçüleriyle yetindik.
“Varsın; bir çimdik sevgi,
Bir arşın saygı,
Şayet asude bir deniz ararsa yorgun yüreğin
Ve Şubat soğuğunda Temmuzu tutmak isterse ellerin
Ben hep burada,bıraktığın yerde,binbir ümitle
Şiirbaz sözlerim ve kahve gözlerimle seni beklerim
Sen konuş,dök dökebildiğince içini
Ben bol bol susar seni dinlerim
Sözde bahar “ merhaba “ demiş.
Ne zaman ki nefesin yüzüme değer,
Bahar o zaman “ merhaba “ der.
Tut ki; sensiz batık bir gemi,
Paslı bir çivi,
Ağarmayan tan yeriyim.
Tut ki; şiirin intihar ettiği,
Kuşların es geçtiği,
Serbest vezin şiirlerin en güçlü ve en güzel kalemi,şairine saygı ve selamlarımı sunuyorum..