Büyümek,
sevdiklerinden ayrılmak demek biraz da.
Alışmalısın kızım, ta ki kendinden ayrılana dek..
Git gide gülmeyi unutmak demek büyümek,
hüznü, hayatının en baş köşesine oturtması insanın /
anlamalısın kızım, kimi seversen sev gidecek.
Aslında çok iyi anlıyorum seni.
Sessizliğe bürünmüş sanki yorgun şehirde kim var kim yoksa.
Kulaklarını çınlatıyor beli bükülesice yalnızlıklar.
Uyusan, yarin yokluğuna sobeleneceksin rüyalarında,
Uyumasan, neden hala yaşadığın düşüncesi ebeleyecek dağınık odanda.
Kahrından diyorum...Kahrından....
Elim kaç kere gitti telefona biliyor musun.? Kaç kere kahrettim umursamazlığına. Beynimi kemiren uykusuzluğuna rağmen mantığım kaç kere ”Biraz sevseydi önemserdi sözlerimi,çeki düzen verirdi hareketlerine,üzmezdi bizi.” dedi durdu biliyor musun.?
Kendi kendimi yemekle bir yere varamıyorum. Alıp başımı dışarı çıkıyorum,dolaştığım mağazaların vitrinlerinde ne gördüğümü hatırlamıyorum. Korkarım tekrardan sigaraya başlayacağım. Belki yükümü azaltır. Zira kendimi bile taşıyamıyorum.
Günün hemen her saatinde “acaba şimdi ne yapıyordur” düşüncesi aklıma hakimiyet kurmuş resmen. İşten çıkış saatlerini, eve kaçta vardığını, haftasonları harfiyen ne yaptığını, en çok hangi yemeği sevdiğini, balığın en tazesini nereden aldığını bilmek ne acı. En kötüsü de bensizliğe rağmen arkadaşlarınla gülmen.
senin olmadığın bu koca şehirde
adım sevda zayiatı diye geçiyor
elim ne zaman telefona gitse
gözümün önünden
kapımdan eksik etmediğin haksızlıklar geçiyor
çaktırmamaya çalışıp şiirlere buladıkça ellerimi
gözlerinin aleviyle su bile yanıyor; ben ise yanmaya çoktan meyilli çıra
haydi durma kat ortalığı toza dumana
kış günü bahçemdeki yedi verenim
yaz sıcağında bile çıkmaz sokaklarında ikamet ettiğim
biz seninle aşk'a müptela iki divane
istediğin kadar es,gürle hatta yağ ama bizi bitirme
Haksız olanın sesi çok çıkarmış.
Ben o yüzden hep
Sessiz...
Sakin....
Durgun bir su gibiyim.....
Zerre gözümde değil,
nerede boynu bükük bir yalnız görsem,
dalgın gözlerle seyrederken hırçın suları,
kılı bile kıpırdamayan sakinliğinde,
en muhteşem duygularını katletmişliği yatmaktadır,
anlarım...
bilirim ki; zamansız vapurlara sallanmıştır elleri,
Kuşlarla da açtık arayı ne uçanı belli ne göçeni
Aklıma bir "sen" bombardımanı düşümü ki sorma
Kavuşmak için bile yorgun düşmüş bir gönlün serzenişi
Denizi olmayan bir kentin martısına aşık olmaktan farksızdı benimki oysa
Üstelik seçmediğim bir kaderin baş rolündeyim ve her gece soluksuz kapalı gişe gösterimi
Beni sevmek için minicik bir bahanen bile olmadı be gözüm
Bu gece dolunay var, yüzün yine gözlerim de..
Bu gece dolunay var, hüzün yine gözlerim de..
Tuz müptelası kirpiklerim ıslak ve kavruk...
Çöle düşmüş balığım yine bu gece...
Bu gece dolunay var kimin umurunda..
Durma git şimdi...
farz et ki; seninle hiç tanışmadık,karşılaşmadık.
farz et ki; içinde sevda geçen şiirler okuyup,
en yanık sevda türkülerinde buluşmadık.
farz et ki; sabahlara kadar konuşmadık.
aynı aşkla yanıp,aynı özlemlerle hayallere dalmadık.




-
Turan Ergün
Tüm YorumlarSerbest vezin şiirlerin en güçlü ve en güzel kalemi,şairine saygı ve selamlarımı sunuyorum..