Sürgün edilmiş gibiyim,
Uçsuz bucaksız bir yere,
Kalbim kayıtsız artık olan bitene,
Gönlüme inmiş sanki bir perde.
Sahnenin hangi tarafındayım?
Sözler hiç bu kadar ağır olmamıştı.
İnsanlarla uğraşmak daha kolaydı.
Vicdanlar uykuya dalmamıştı.
Münferit, sıradan bir olaydı.
Cümleler hiç bu kadar yaralamamıştı.
Anlatamaz her şeyi dudaklardan dökülenler,
Kalptekini görür ancak sürgün edilenler.
Aşka ne faydası olmuş ki tevazunun,
Biz ki fazla gönül alçaklığından kaybedenler...
Temizlemeden hapsetmişiz ruhumuzdaki kiri,
Hiç gelmeyecek bir gemiyi bekler gibi,
Tutamadığım ellerini hapsettim ömrüme,
Kanadı kırık kuşlar gibi,
Umutsuzca süzüldüm gökyüzünde.
En son yağmurlu bir günde rastladım sana,
Gönül bir gidiyor bir geliyor.
Hep aynı yerdeymiş aslında,
Ruhum fark etmiyor.
Bilmiyor ki aklım kayıplarda dolanıyor.
Bir öykünün ilk cümlesi gibi uyanıyor.
Yüreğim bir ateş kuyusu,
Nereye baksam sarar alevler etrafımı,
Bırakmaz rahat ruhumu cefa uykusu
Karıştırır bir çorba gibi aklımı.
Beklenmeyen sevdalar gibi hoş,
Sensiz gidemem sonsuza,
Saplanır bataklığa ayaklarım,
Çırpınırım yaralı kuşlar gibi,
Yarım kalır umutlarım.
Sensiz gidemem sonsuza,
Gecelerin hakimi ve özgürlüğün daimi,
Sığınıyorum sana her defasında,
Dua etmeden kırpmıyorum gözlerimi,
Şükrediyorum sefasında ve cefasında.
Bir esaret gibi sensiz serbestiyet...
Hissiz bir dünya, sonu zalim,
Duygular yenilmiş gerçeklere,
Bir yağmur bulutu tükenirken,
Eski bir roman unutulurken,
Yükselen bir dalga durulurken,
Bir dünya kara saplanıyor yok yere,
Derdimiz var şu koca alemde...
Olmasaydı kalır mıydı yaşamanın anlamı?
Her yürek farklı farklı demde,
Unutamayız gideni kalanı.
Sadece aşk derdi olsaydı, yeterdi bize,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!