Üzgün bir yağmur kuşusun,
Bulutlu karadeniz akşamları gibi,
Hiç dokunulmamış dipsiz bir kuyusun,
Kırık aynadaki ben gibi.
Benim gibi nefes alıyorsun,
Zamanlar bitmez,
Ölü zamanlar bunlar...
Eski bir duvar saati gibi,
Yelkovanı takılıp kalmış...
Zamanlar bizi büyütür,
Duygular beklemez ölümü,
Merhamet gelmez bekletmeye,
Çaresizlik mahvederse ömrünü,
Sen ağlamayı öğren.
Sevgi uzaklaştıkça ruhundan,
Karanlık çökünce ıslak zeminlere,
Damlalar merhaba der gökyüzüne.
Birden dağılırlar kendi hanelerine,
Ben ağustos böceği gibi fakirhanemde,
Yalnızlık şarkıları söylerim yine.
Ben bir kalbim tek başıma,
Ne sen bunun farkındasın,
Ne de ben farkında.
Görülmemiş bir rüyanın ortasındasın.
Gülüyorsun ama kan ağlıyor için.
Aylar ve yıllar günleri ezdiğinde,
Ortam sakinleşir gürültüler kesildiğinde.
Dolar içine yağmur kokusu,
Hayaller bilmeden kesiştiğinde.
Çıkarsa karşına aniden bahar kuşları,
Gönlüm bir dağın yamacında,
Nereye baksam yalnızlık var etrafımda.
Belki pişmanlığın üzüntüsünden,
İçi kor gibi yanıyor her defasında.
Hayal kırıklığıyla dolu bavulum,
Sessiz bir sokaktayım,
Üşüyorum ama soğuk duymuyorum.
Yoruyor düşünceler, önemsiz olsa da,
Bırakamayınca kendi haline.
Sonsuz bir tabiat uykusu istiyorum.
Ben ölürsem savaşarak ölürüm.
Sanma ki karşı gelmek kadere,
Kadere boyun eğmekle geçer ömrüm.
Böylece rahat koyarım başımı mindere.
Ben ölürsem savaşarak ölürüm,
Bırakıp gittin beni,
Kalakaldım sensizlikle baş başa
Boş ekranlara tutulmak zorunda kaldım,
Gömebilmek için sevdamı kalbime.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!