Arıyorum kendimi,
Seni ortak edebilmek için rüyalarıma,
Her defasında çiğniyorum bendimi.
Esir oluyorum yalanlarıma.
Acılar değil, korkular yoruyor benliğimi,
Gitmek zamanı düştüğünde içine,
Bir kor gibi yanar hüzünlerin,
Ağlarsın veda edemediğin birine,
Bürünür suskunluğa özlemlerin.
Düşünürsün mesafeleri,
Sokaklar boş bu akşam...
Hiç olmadığı kadar rahat.
Mütevazı bir ihtişam...
Arıyorum izini, adı Vuslat.
Her uğradığım semt, sayıklıyor ismini,
Her gece ağrıyan bir kalp,
Yalan sevdalardan kurulan kaleler,
Göstermelik aşklar gibi harap,
Karşı koyuyor yüzlerdeki çizgiler...
Uğraşmadım fazla, farklı olmak için sana,
Soğuk ve sisli bir gecede,
Hatırladım suretini zihnimde,
Bitmedi verdiğin acı yüreğimde,
Seni anlattım yalnızlık akşamlarına.
Her kederli yüz senin aynandı.
Kazanmak ve kaybetmek...
Ya da yaşamak bir toz bulutu gibi...
Ölmek, sakin ve huzurlu semtlerde...
Yapayalnız bir derviş gibi...
Aşka dokunmak, yürümektir rüzgarda,
Bugün yas günü mü?
Yoksa özlem mi beni sana getiren?
Pişmanlık dolu bakışlar bütünü mü?
Zamana boyun eğdiren.
Geçmişte kalan, geçmişle ölür.
Yaşamak istiyorum sadece,
Usul usul akan bir suyun parıltısına bakarak,
Zamanımı harcamak istiyorum boş işlerle,
Bütün sayfaları yavaş yavaş tutuşturarak.
Ağır geliyor yüreğime indirilen her darbe,
Gecenin en soğuk tarafında,
Yıldızların en parlak ışığında,
Sabahın en mahmur gölgesinde,
Yeniden dönüyorum sana.
Uzanamıyorum rüyalarıma,
Lacivert göklerin altında yürüyorum,
Bakmadan ardıma, kaybetmeden cesaretimi.
Uzaklardan, durmadan uğuldayan sesler duyuyorum.
Dağları, tepeleri aşarak yeniyorum esaretimi.
Susarak bazen, söylüyorum sözlerimi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!