Olmuyor. Sensiz olmuyor.
Senin olmadığın günde,
Göze uykuda girmiyor.
Olmuyor. Sensiz olmuyor.
Bahar gelmiş, neyleyeyim?
Hey benim nar çiçeğime,
Hey benim biriciğime,
Hey benim esen yelime,
Kısacası;
Canım, bir taneme, LALİ’me,
Ben sılamdan ayrı kaldım,
Gurbet elde, yapayalnızım.
Yanımda yok, ne anam ne bacım,
Gurbet elde, yapayalnızım.
Askerim, vatanımı bekliyorum.
Bir yavrucak ateşler içinde,
Yanıyor, alev, alev baygın.
Ve de bitkin, bir vaziyette.
Yatıyor yavrucağım, sinemde,
Sanki ölümle pençeleşircesine,
Şu güzelim cennet dünyanın,
Yaşıyorum. Cennet bir yurdunda.
Bu cenneti, cehennem yapanlar varsa,
Yaşamaktan zevk alan olur mu? Orada,
Geçinim derdi başlar daha küçük yaşta,
Öyle büyük bir sevgi ve aşkla bağlıyım ki sana,
Kaş çatıp, sitem edip, beni hüsrana uğratma, ne olur.
Gonca güller gibi, sevimli ve neşeli ol, her anında.
Daha bahara ermeden, hazana uğrayıp solma ne olur.
Bir gün dahi sensiz yaşayamayacağımı anla,
Sevenler mutlu olmuyorsa
Aşıklar artık kovuşmuyorsa
Bu dünyadan nefret ediyorlarsa
Suç bende mi,suç bende mi?
Mübaşir, bu sesle bana haykırmıştı.
“Sanık Ayağa Kalk! ...”
Ve ben, hepinizin çok iyi bildiği,
Benim için binlercenizin hayal kurduğu,
O büyük İSTANBUL şehriyim.
Şimdi bir, sanık sandalyesindeyim.
Of! .... of! ...
Elime tutuşturulan bir içki kadehi,
Etrafımda içki kokan,
Gececiler,
Yer: kör Salih’in meyhanesi,
Kadehler ellerde içilecekmiş.
Körfezin dalgalarını,
Âşıkların gözyaşını,
Sevenlerin ahını,
Sen alma Yarab’bim, sen alma.
Ayrılanların intizarına,
Merhabalar hocam ben kadriyörükoğlu lisesinden öğrenciniz Dilek size nasıl ulaşabilirim?