Karanlık sokaklar arasında,
Yapayalnız yürüyorum yine.
Meyhaneden artan bir yarım şişemle,
Sağa sola yalpalayarak gidiyorum işte.
Sokak fenerleri hep karanlık.
Benim yaşım nedir ki arkadaşım?
Bakarsan görürsün, ağarmış saçlarım.
Yıldızlar misali, şimdiden kaymış hayatım.
Beni bu hale getirenleridir, ahım.
Her gün, bin bir çilenin içerisindeyim.
Senin için sevgilim,
Ben deli divaneyim.
Senin aşkının esiri miyim?
Bilemiyorum inan sevgilim.
Ben daima seni arıyorum.
Senin kar tanesi gibi,
Ak ve beyaz tenini,
Senin, Amasya elması gibi,
O al al olmuş yanaklarını,
Okşayıp, sevmek isterdim. KATİA.
Benden saklanma gel,
Gel de göreyim seni,
Ver bana, ver bir el,
Ver de seveyim seni,
Seni seven aslanlar,
Bak yine akşam oluyor.
Gönlümün penceresinde,
Perdesi yavaş yavaş iniyor.
Gönlümün penceresininde,
Gönlümün her yerinde ve her köşesinde,
O yavru kediyi ne kadar kıskandığımı bilemezsin.
Bir kedi yavrusu kadar olamadığım için
Kendime kızdığım anlar da olmuyor değil hâni,
Sonum bir gün bir kedi yavrusu gibi olacaksa olsun.
Âşk olsun sevgilim, âşk olsun, hâni diyorum buna da değmez mi?
Benim adım Rıza’dır.
Yaptığım iş dilenciliktir.
Yerim, yurdum şu köşedir.
Saat kulesinden 25 adım ileridedir.
Hergün sabahleyin geliyorum.
İki dizimin üzerine oturuyorum.
İşte her şeyin bittiğini şimdi anlıyorum.
Vücudum taş gibi, kaskatı,
Hiçbir yerimde hareketlilik yok.
Ne o gözler, bakıp bakıp beğenmeyen,
Ne ol eller tutup tutup bırakan,
Ne ağız, ne diş, ne de kulaktan,
Bugün ayın beşi derler,
Yâr hanesinde kaymak yerler.
O yâr beni çağırmış dostlar,
Söyleyin beni yolumdan eyler,
Ne el bilirmiş, ne de âlem,
Merhabalar hocam ben kadriyörükoğlu lisesinden öğrenciniz Dilek size nasıl ulaşabilirim?