Yıllar aldı gitti beni iki gözüm.
Üzüntü, gam, kederle geçti ömrüm.
Kahrolası dünyada neşe ile geçmedi bir günüm.
Sen bilirsin beni, sen bilirsin gonca gülüm.
Ellerin kapısında köle oldum. Yanarım.
Ellerinde gonca gonca beyaz güller,
Yanağında sıcak sıcak tebessümler,
Diline yanık ezgili, sevgi dolu türküler,
Ah! ... bu deli gönlüm, hep seni, hep seni özler.
Uçan kuşlar, benim gibi neşeli, sevinçli,
Tomurcuklanmaya başladı.
Doğadaki bütün ağaçlar,
Çiçekler, otlar ve diğerleri,
Hızla işliyorlar, canım toprağı.
Böyle telaşlanacak ne var?
Dünya’da hayatın gerçeklerini anlamak en zor şeydir. Onu, anlayabilmek için hayatın içine atılmak, onun acımasız dişlilerinin arasında ezilmek, onunla yoğrularak pişmek ve onunla yaşayarak onu yenmek gerekir.
Hayata atılmadan, hayatın gerçeklerini anlamak demek; yapraklar arasından sızabilen bir güneş ışığından güneşe hükmetmek gibi bir şeydir. Yani, hayata, yaşama atılmadan edinilen tecrübe sık yapraklı ağacın gölgesinden süzülen güneş ışıkları kadardır.
Ayrıca, kafese hepimizde bir bülbül koyarak hapsede biliriz. Ama; o kafesteki bülbül, gerçekte kendimiziz. Çünkü biz orada bülbülü hapsetmekle, aslında kendi zevkimizi ve mutluluğumuzu hapsedip, besliyoruz.
O nedenle biz orada, kendimizi besleyip avutuyoruz. İşte, hayatın gerçekleri de böyledir.
Hayata atılmadan, yaşamı, mücadeleyi, insanlığı ve hepsinden önemlisi insanca yaşamayı anlamak ve öğrenmek çok zordur.
Başkalarının yaşadığını, anlattığını, yaşamadan yaşamış gibi sahiplenip, anlatmak; yine kafesteki bülbül misalinde olduğu gibi kendimizi aldatır ve avuturuz.
Haydi kalk! ... şu topraklar altında,
Bir hain kurşunla, canını verip vatana,
Şehit düşmüş olduğun bu toprağa,
Geldi yine düşman, haydi şehit oğlu kalk bir daha,
Kalk ve eline al silahını,
Şu an gözlerimde hayalin var.
Hasretin ise, hemde deryalar kadar.
Gel gelebilirsen, aş aşabilirsen yâr.
İşte âşk dediğin, böylesine bir nâr.
Ellerini tutmak isterim, tutamam.
Bir ıssız dağ başında oturdum.
Sigaramı yaktım düşünüyorum.
Doğanın bize yaptığı cömertliği,
Gözlerimle görmek istiyorum.
Bak kardeşim şu ağaca,
Bizim oranın adetlerinde,
Ne kızlarımız, bakarlar erkeğe,
Ne de erkeklerimiz bakar bir kıza,
Tamamen adet olmuştur. Bizde,
Kızlarımızı ve oğullarımızı,
Evlendiririz, görücü usulüyle,
Daha dün gibi idi, her şeyler
Evet, evet hatırlıyorum. O günleri...
Elime ilk kalemimi, kitabımı,
İlk çantamı ve silgimi alışımı,
Bir parçacıkta olsa hatırlıyorum.
Üzerimde beyaz yakalı kara önlükle,
Zamanı durduracağım desende,
Zaman durmayıp geçecek, istemesende.
Ayrı düşeceksin sevgilindende,
Hayır hiç ayrılmayalım desende.
Gonca güller solmasın desende,
Merhabalar hocam ben kadriyörükoğlu lisesinden öğrenciniz Dilek size nasıl ulaşabilirim?