Sen gözümde el süremediğim, bebek gibisin
Sen dualarımda sakladığım, melek gibisin
Sen karlı kışta açmış, bir çiçek gibisin
Seni sevdi gönlüm, aşığım şimdi bende.
Sen topraktan fışkıran, bir kaynak gibisin
Nerede hani, sayfalar dolusu,
Aşk şiirleri yazdığın sevgilin,
Nerede hani saatler boyu,
Aşk romanlarından özetler okuduğun sevgilin.
Nerede onu andıkça gülümseyen,
Mısralarda arıyorum, her şeyimi.
Ne bileyim ki işte.
Bu mısralardan diliyorum.
Geleceğimi, şansımı, talihimi.
Bana nasıl yardımcı olacaklar.
Bir cam önünde oturuyorum.
Dudağımda da sigaramı içiyorum.
Dirseğim cam kenarında iken.
Elimde kalem, bir şeyler yazıyorum.
Kalemim, kağıdıma birşeyler yazar,
Göz yaşlarım damla damla düşüyor,
Gönlüm yine, yine sana hüzünleniyor,
Aşkım artık burada son buluyor.
İşte, bir yaşantı daha böylesine,
Evet sevgilim böylesine kahroluyor.
Öylesine büyük şehirsin ki, sen İstanbul.
Bir dost, arkadaş edinmek çok zor senden.
Sen kazan, ben kepçe, işin yoksa ara bul.
Bulamazsan, bir haber bekle mahşerden.
Ey! . Haşmetli İstanbul, o senin sinende barınmakta,
Seni anıp ağladım.
Senin yokluğundur, acım.
Senin aşkına yanarım.
Senin derdinle kanar,
Acıları dinmeyen yaralarım.
Dudağımdan sızıyor, içtiğim son yudumlar,
Gözlerimden süzülüyor, döktüğüm son yaşlar,
Allah’ım nedir çilem? Hiç gülmeyecek miyim?
Masamda acı, keder, dert; hep bana meze oluyorlar,
Ellerimi, günlerce senin semana açtım.
Ben bir köylü çocuğuyum.
Köyümdür, benim yurdum.
Çünkü ben orada doğmuşum,
Orada yeyip, içip, orada doymuşum.
Benim köyüm bir başkadır.
Olamaz,
Hayır kabullenmiyorum.
Hayır, nasıl olur? Nasıl gider?
Böyle elveda demeden, elimi sıkmadan,
Yaşlı gözlerle, son bir kez,
Birbirimize bakmadan.
Merhabalar hocam ben kadriyörükoğlu lisesinden öğrenciniz Dilek size nasıl ulaşabilirim?