Sol bileğimde bir kesik
Bir dikiş izi
Geçmiş zaman buğusundan kalma.
Sol bileğimde
Siyah beyaz
Arada kırmızı renkli boncuklar
Kırıklıklarla dolu bir coğrafyaya döndü ömrüm
Sevinç kilometrelerce uzağımdaki yıldız tozu tanesi
Artık isimsiz hallerde gezinen deli bi kibrit çöpü kadarım
Ha tutuştum ha tutuşacağım
...
Artık huzuru peşi sıra kovalamıyorum
- Kahvemsi bir kare-
Tek başına gülüşünü sığdırmıştın, kışın kadrajına.
-Kusura bakma-
Ezberimde yok gülüşün.
Bir söz uğurlansa,
Yıldızlardan mavinin en koyu tonuna
Duraksız bir yaşamın içinde ben
Bileklerimde duraksız bir can
İçinde nehir yatağı
Akar akar
Kan kırmızısı.
Aşk barınağıdır gözlerin
Sonsuzluğunun dalı budağına konmuş gönlüm
Üşüyorum gözlerinin yuvasında bir yer ayırt bana
Beni bin yıl usulca sakla.
Ömrümü hiç yere süründürdüm ben
İlk bakış
Bir bakış
Bir ateş düştü ki can haneme
Bir ateş
Yüreğim can köşesine oturmuş
Zamanla
Ömrüm zamanın dar ağacında
Salınır bir o yana bir bu yana
Ağlayasım var, ağlayasım
Bu utanç olmasa.
Ellerimi boş yere
Dualarımı, umutlarımı
Yüreğim
Ruhum,
Sözcüklerim,
Benliğim öyle dolu ki seninle.
Gram gram taşıyorsun tutamıyorum içimde.
Çığlık çığlığa bağırasım var,
MEKTUP
Bir yağmur tanesi umudu bıraksan avuçlarıma
Tüm iyi niyetlerimden bir zarf yapsam
Ve bir tutam aşkı
Bir tutam gökyüzüyle karıştırarak
İçine katsam...
Güneş günlere mühürlü
Mevsimler aylara
Aylar yıllara
Yıllar ömre
Gece ay'a mühürlü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!