Mersinaki koyunda tepemde beliren gölgen
Bir de haziran sıcağı
Bir naftalin kokusu yayılıyor Balat'dan
Her ayın 27 sinde yaşlı bir adam bastonuyla geçiyor Narçiçeği Sokakdan
3 aydır hareketsiz bekliyor bir kadın
Haki yeşili keten bir perdenin ardında kıvranaraktan.
İzbemdeyim, burası uçurum...
Bak ben hep bu tepeden seyrediyorum:
Yoğurdukça yumuşayan sızılarımı,
Dinmiş savaşlarım,
Dağınık bakışlarımı,
Dikişsiz yaralarım,
Şeytan yumdu gözünü
Dediler öldü.
Kapkara bir pelerine sarılıp
Görenlerce gömüldü.
Savruluyordum bir karadelikte.
Dünya geldi düştü üstüme.
Bir karga bir yuva kurdu saçlarımın arasına yerleşip.
9 çocuk doğurdu.
İkisi hasta.
Biri ölmek üzere.
Sabaha adanmış bir rüzgar
Rüzgara kapılmış bir kadın
Kadın sevmez sabahı
Onu geceye bırakın.
Koyun bir kutuya saçlarını
Sonra kutuyu yakın.
İstanbul'da bir sabah, sisler içinde...
Görünmez bir pelerin takınmış
Aramızda dolaşıyor sanki şehir.
Vapurda dalan gözler
Elleri cebinde gezenler
Suskun dudaklar,sigara tutan eller
........ durağında ilk defa
Sanki gözlerine yaslanmıştı güneş ve
Bir evin bahçesinde çiçekler suluyordun
Ben sana baktıkça çiçekler açıyordum.
Soluklanıyordum göğsüne yaslanıp
İzbemdin, derin bi nefes alıyordum.
Gökyüzü az önce maviydi
Deniz durgun
Bir şiir okuyordun
Gözlerinden sızıyordu sanki anlatamadıkların
Ve dilin dolaşıyordu bir hikayeye, cümlelerce.
Dalıyordun.
Sustu yere düşen adımlarımın sesi.
Sustu bir boşlukta yankım.
Bir karanlık tuttu bileklerimden
Beni adı konmamış o yere itti.
Unuttum dili geçenleri ve diğer tüm zamanları.
Unuttum geçtiğim sokakları ve yancılarını.
Aynı anda diktik gözümüzü
Aynı anda baktık gecenin içine saklanmış bulutlara
Salıncakta sallanan mutlu çocuklar vardı orada
Sokağın tozunu yutmuş
Garip çocuklar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!