Seninle uzun bir yola çıktım
Yolda binbir tür çiçek
Elinden tuttum sessizce
Gülümsedin...
Olabildiğine gerçek
Bir su gibi duruldu yüzün
Bin kez konuşsam da susar içimde bir dağ
İnler acısıyla gökyüzü
Gürül gürül bir yağmur yağar
Doğurur bir köpek bir köşede yavrular
Emzirir, büyütür
Ve tam orada bir umut doğar
Savanlarda
Ve o ileri görüşlü hayvanlarda
Bir dağın yamacında
Bazen denizin ortasında
Çoğalıyordu sesler
Sesler ki duyulmayan
Yalnız, gökyüzüne bakınca gülümsüyor
Şevket garip bir çocuk
Sanki bir yanı hep kan ağlıyor
Aradabir uzun uzun tek noktaya bakıyor
Çoğunlukla bir yere yetişircesine hızlı hızlı yürüyor
Gel otur Şevket diyor birileri
Ben dünyaya henüz geldim derdi Aydın abi
Mutluluktan mı yoksa yaşamamışlığından mı hiç bilinmedi.
Kaç para verseler de satmazdı yalnızlığını
Yalnızlığı ayağı kırılmasına rağmen parasızlıktan atamadığı ince döşekli bazasıydı.
Karısı hiç olmamıştı ve
Kendi doğurmuştu sanki çocuklarını
Bir cocuk geldi dünyaya
Elinde ne olduğunu bilmediğim o enstrümanıyla
Dünya metro istasyonu kadar küçüldü
Bir çocuk sanki metro istasyonunda gelmişti dünyaya
Elinde adı dahi konmamış plastikten enstrümanıyla
Adam yürü dercesine eliyle öteledi çocuğu
İçimizde bir değirmen
Dönüp dönüp başa
Dönüp dönüp başa
Dönüp dönüp boşa dönüyor sanki
Senden sonra
Beni hiç kimse sevemedi gibi hissettim
Senin beni hiç sevmediğini bilmeme rağmen.
Bana adını söyleme
Kim olduğunu bilmeyeyim
Beyaz bir perdenin ardında salınan
Bir mavi silüet kalsın içimde
Senin bekleyişin
Öyle telli duvaklı
Senin
Kepenklerin inişini
Çaresiz ve meraklı
Kaygılısın




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!