Haksızlığa rest çeken,
Ve engel tanımayan
öfkem kadar benimsin.
Yaşadığım şehir,
Ve aldığım nefes kadar benimsin.
Sarıldığım kadar,
Beni kendisizliğiyle sınayan,
Bakışlarıyla yargılayan
Ve sessizliğiyle tutuklayan güzel,
Yeryüzünün tüm kutsal değerlerinin
Ve sevgi sözcüklerinin adını zikredip
Kıymetini bilmeyenlerin kuşattığı dünyanın
Tövbe şemsiyesi altında,
Elele gezen günah ve sevapların,
Sessiz ve sedasız devam eden
Yol macerası bitmek üzereydi.
Ve biz bunun bilincindeydik,
Lakin benliğimizin kuşattığı Evren'e,
Sanmayın bölünürmü bu devlet
sahipsizmi memleket
Ezelden beri ederiz Avrasyada ikamet
Kimse yapmasın boşuna kehanet
Bölmek için umarsan birilerinden medet
Uykusuz
Gecenin zifiri karanlığını
Bozan rüzgar sesiyle birlikte
Dörtnala ayak sesleriyle terk ederdi
Sıcak yatağını uykum.
Uzaktan bana bakar,
Bedenlerinin, ruhlarını taşıdığını sananlar
Yanıldıklarını anlayacaklar.
Geçmişi sorgulayacaklar
Yönettikleri filmdeki
Başrole şaşacaklar.
Belki, aylarca susacaklar.
Geçimsiz ve agresifçe gözü dönmüşlere inat,
Yavrusunu güvenli yere taşıyan kediye merhaba.
Etrafına bağıran ve çağıranlara inat,
Çiçek açan bahar dallarına merhaba.
Hayatı zehir ve zindan edenlere inat,
Öten kuşlara merhaba.
Dışarıda bulutlar,
İçeride yüreğim ağlar.
Mutsuz olmuşsam,
Bu insanlara ne sağlar.
Seneler sonra yapılanlar,
Yürekleri dağlar.
Mutlu günlerde,
Bir damla olarak düşüp
Sıkı sıkıya bağlandığı,
Ana rahminden,
Ayrılalı 25 yıl geçmişti.
Merhaba dediği dünyaya
Ve kış hazırlığını bitirmek üzereydi çalışkan karınca
Göçmen kuşları uçacakları mesafenin endişesi sarmıştı.
Ağustos böceği henüz eğlenceye doymamış,
çılgınlıkta sınır tanımıyordu.
Bunaltıcı bir yazın arkasından gelecek olan sonbahara inat,
Dalları yere değecek kadar bereketliydi, nar ağacı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!