Çok uzakta öyle bir yer var
Çocukluğumu gizlediğim
Ki nicedir uzağım, hasretim
Dizlerimdeki yaralarımı bıraktım
Oyunlarımı oyuncaklarımı bıraktım
Uçurtma uçurdum bozkırlarında
Çok uzun yoldan geldim gözüm
Gömleğim ter içinde, vicdanım yorgun
Günahkar kaldırımda, pezevengin hışmına uğramış
Güzel yüzüne faça yemiş kadınlar gördüm
Etrafına caka satan kırk beş yaşlarında
Kendini bilmez bir damat
Kaç zamandır suskunum ben
Gördüklerim yordu beni
Dokunmasın kimse bana
Yüreğim neşter kesiği
Gezdim kirli yağmurlarda
DE HELE GARDAŞ
Dağlara yaslandım gözüm buğulu
Güz vurdu gülümü rüzgar savurdu
Dost dediğim meğer dinsiz gavurdu
Sırtımda ihanetin izi var gardaş
Demek gidiyorsun
Yaşanılan her şeyi, bir söze sığdırıp
Demek gidiyorsun
Aşkı sevdayı kara toprağa sarıp
Git, beni vefasız gecelerin koynuna bırak
Ne çok ölmüşüz aşktan
Ne çok düşmüşüz toprağa
Ne çok vurulmuş yüreğimiz derin bakışa
Gencecik, Körpecik, kırıldık fidan gibi
Uslanmaz deli gönül, iflah olmaz
Bile bile yine severiz
Mevsimler şaşırmış bu demlerde
Denizde dalgalar yorgun ve isteksiz
Martılar bir simit kırıntısına tav olmuyor
Değişti dünya, değişti herşey
Bir sen değişmedin bende
Diyarbakır'a benziyorsun
Acılar büyürken koynunda, yinede gülüyorsun
Ne güzel gizliyorsun sancılarını
Oysa ki biliyorum, senin kanayan yaralarını
Ellerinden tutan, öksüz çocukların var
Yollarında dökülen, kurumamış kanlar
Şimdi hasret zamanı
Sözler anlamını yitirecek
Susacak şehir,
İnsanlar susacak
Hiç bir şey kar etmeyecek
Acıyla kuşatılmış yüreğime
Bu gün yardan selam geldi
Aldım baş ucuma koydum
Rüzgar ondan yana esti
Tenin kokusunu duydum
Gözüne sürmeyi çekmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!