Hasretin gölge gibi yürür gider el pençe
Söylemez bir haber verip söylemez geldiğini
İçimdeki bu korku, bu ayrılık işkence
Hissettirmez kimseye var'ını sevdiğini
Bin bir renge bürünmüş ne adı var ne sesi
Yaz bahar aylarım biter
Kimi gelip kimi gider
Kuşlar konup bülbül öter
Gelsen ne olur be keje
Adın dilimdeki hece
Her yerde çalınıp söylenir sözün
Sorup sual eyler Kelam i baba
Hakka bağlı hak'tan ayrılmaz özün
Şan şöhreti neyler Kelami baba
Dolaşır köy bucak gezip yorulmaz
Ne saray istersin ne köşk ne bir yat
Boş yere kendini yormasan be gül
Ne varsa içinde savur kaldır at
Uzaktan hal hatır sormasan be gül
Yağan yağmur gibi kasıp kavurdun
Gurbet elde bir hal gelse başına
Kimi bakar kimi yakar kim kalır
Altın derler toprağına taşına
Kimi arar kimi sorar kim kalır
Söylenir bir zaman şöhretin şanın
Kalbimde bir hüzün kin tutmaz elim
Gönlümde açılmış gülden kime ne
Ulaş beldesinden Sivas'tır ilim
Söz cümle satırdan dilden kime ne
Sarp kayalık dağı düzler aşarım
KIRALIK SOKAK
Hangi caddeye baksam karşıma o çıkıyor
Üzerinde ilan yok alti kiralık sokak
Seksenbeş merdivenle bir boşluga akiyor
Üzerinde ilan yok altı kiralık Sokak
KIRŞEHİR
Kültürel mirasıyla Türk İslam’ı yaşatan
Yeni bir çığır açıp taş üstüne taş atan
Ahi Evran-ı Veli, bilgisiyle kuşatan
Uygarlıklara beşik baştan başa Kırşehir
Ne ettin eyledin bak ne haldeyim
Hasretin sineme saplandı kaldı
Sen esen bir rüzgâr ben pervaneyim
Can beden bu cana yaslandı kaldı
Açtı mor menekşe lale ve sümbül
Saçlarıma ak düştü sayıklarken adını
Ne kadehler can verdi ne o ıslak dudaklar
Almadan gidiyorum zevk hevesin tadını
Bomboş kalsın o yerler o cadde o sokaklar
Kuruyan yaprak gibi savruldum yana, yana
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!