Elbet vardır dedim, yola koyuldum,
Daha ilk saatte, yolda soyuldum,
Meğer yaşarmışım, adam sayıldım,
Kuru bir selam, alamadım ben…
Yem olursun gece, kuş ile kurda,
Oğlumun adını, duyun MERT koydum,
Adı gibi kendi, Mert olsun diye,
Zamanı gelince, canını verip,
Vatana hayırlı, FERT olsun diye…
Acılarla dolu, olsa dününde,
Sıkar bedenimi durmam içinde,
Duyarım sesini toprak içinde,
İnan inleyerek sesin içinde,
Çıkarım sinenden mezar ne imiş...
Göreceği güne kadar,
Gideceği yöne kadar,
Duracağı ana kadar,
Mısralarda atar kalbim.
Hangi suda var bu akış,
Yürümez oturur, canı yok tende,
Onsuz can nedeyim, ona ver Allah…
Görmez misin tanrım, var işte bende,
Onsuz can nedeyim, O'na ver Allah…
Ufacık balacık, incecik beli,
Dedik sonunda bir gönüle girek,
Seven bu yüreği sevene verek,
Yanar durur işte sönmez bu yürek
Ne yağmurlar anlar ne de su anlar…
Gel bu gece yine...
Gündüzün beyazlığına saklanırsın saflığın ve temizliğinle...
Ancak karanlık gecelerde görürüm seni...
Aya inat, yıldıza inat...
Parıldarsın yaşlı gözlerime ışık saçan tüm benliğinle...
Yanlız bana görünürsün gülümseyen bembeyaz...
Ne bir gönül sesinde,
Ne de bir lehçesinde,
Al bir gül bahçesinde,
Taradım buldum seni...
Ne gönül yıkanından,
Gürül gürül bir hayattı akıp giden,
omuz omuza, göz göze…
Şimdi ise umutsuz bir ressamın,
sinsice gülümseyen fırçasından,
nasibini almış gibi,
soldu birdenbire…
Sevda bir terazi, bir tarafı sen,
Diğer kefesini, çok görme bana,
Biliyorum zaten, yersiz gizlemen,
Ağlayan sesini, çok görme bana…
Hani yok diyordun, yoktu parçası,
Kimi şiirinde, insan yüreğini yanlışlıkla düşürdüğünü, şairin o kayıp yüreği bulup şiir ile geri iade ettiği hissine kapılıyor insan, yitirilmiş yüreği buluyorsunuz yada yitirdiğinizi sandığınız yüreğin yerinde olduğunu farkediyorsunuz. Şiirleri okurken kimi zaman başka bir evrenin içinde buluyorsun ...