Yıllarca bir edalı gibi sırtımda taşıdım
Yıllarca en güzel konaklarda ağırladım
Yıllarca aç-susuz kaldım, fakat onu bırakmadım
Yıllarca aç açık gezdim, fakat onu gezdirmedim
Yıllarca ezildim, büzüldüm fakat onu ezdirmedim
Keşke seni fetheden o komutan ben olsaydım
Senin tarihini yazdıran komutan ben olsaydım
Çağ açıp/çağ kapatan, komutan ben olsaydım
Nebimizin muştulu bir neferi de ben olsaydım
Senin aşkına gemileri karadan yürüten ben olaydım
Acaba niye, hep sonsuz yolları arşınlıyorum
Yoksa, ömrümü yanlış yolda mı harcıyorum
Ama, bakıyorum herkes aynı yoldan gidiyor
Gelen gidiyor, giden bir daha geri gelmiyor
Öyle bir yola girmişiz ki, geriye dönüşü yok
Kıpkırmızı, elma gibiydi, yanağım
Turp gibiydi, kollarım bacaklarım
Kolay-kolay bükülmezdi bileklerim
Çocukluğuma dönmektir dileklerim
Çam kabuğundandı, tüm oyuncaklarım
(Yare Sitem)
Hayatta çok yalvarttın
Bari ahrette yalvartma
Bu dünyada çok arattın
Bari orda olsun aratma
Denizin dibinde var yosun
Leylâ, sen ne duruyorsun
Eller almış yârini, yaşıyor baharını
Gel bizde yaşayalım ilk baharımızı
Denizin kıyısında bin bir çeşit çakıl
Kanımda kanın
Canımda canın
Yüreğimdeki cananım
Nerdesin ah anacığım
Kanımda, canımda, sen vardın
Hasretin vurdu sevdalı başıma
Hayalin dikiliyor, tam karışıma
İki de bir; çıkıp durma, karşıma
Bir gün seni kaçırırsam şaşırma
Âdemoğlu/03.07.2001-16.30
Düne kadar ayrı vadilerden akan iki nehirdik
Bugün aynı deryada buluştuğumuza sevindik
Düne kadar ayrı yaylanın kral ve kraliçesiydik
Bugün aynı kaderi paylaştığımıza çok sevindik
Daha düne kadar ayrı bağın gülü bülbülüydük
Ayın gökyüzündeki görünüşünden
Yoksulların az da olsa gülüşünden
Halkımızın hummalı çalışmalarından
Anlarız onun gelişini alametlerinden
Onun gelişini, kandil geceleri müjdeler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!