Sevemedim çirkinlikleri
Güzellikleri var etmez diye
Sevemedim güzellikleri
İçinde çirkinlikler var etmez diye.
Bilir yanım bunların dolambaçlanmasında
5-]Burada birazcık bir analiz yapmakta, hayli yarar vardır. Kurtuluşçu ve mobilize oluşumlar, ülkenin kendi toplumsal ve sosyolojik şartlarından temellidirler. Bu hareketler, yöresel oluşçu sınırlarıyla hedefleri belli, iyi bir modele uygun üretim yapan, kendi içinde koordineli unsurlardır.
Ancak yurdun kurtulması kaygısı dışında, işin pek farkında değildiler. Üstelik yurt sorumluluğunu üslenir denli kapasitif taşıyıcılıkta ve örgütlenme içinde hiç değillerdi. Böylesi grupçu reis kişiler de ikinci, üçüncü adam olmanın rol psikolojisi içinde idi. Bu hep böyledir.
Lider gölgesindeki parçalar büyümez. Parçalar parçalanıp birlikler yapamadıkça büyümezdi. Bu emektarlar da böylesi kısır döngü içindeydiler. Hem lidere karşı oluşla büyüyeceklerdi! Küçüklüğün ırasıdır bu. Hem de bu hırslarıyla ve lider olmadaki yetersizlikleriyle sürecin her adım ve aşamasında, oluşan kurucu irade, nüvesini göremiyorlardı. Aslında oluşumdaki kimi fevrilikler de, saltanatçı ve mandacıydılar. Konjonktürsel olamayan mantığın işletilmesine değin, kendi kusurlarını taşıyorlardı.
Hep birlikte yeniyi
Söylersek deliyi
Kabahat bizde tasa onda
Bir koşula bir coşula
Aklına düşürdük taşı.
Neden? Nedeni gayetten basit, uzay elbisesi, sizin çevresel, çevrenizdeki bir zorunluluğu karşılayan, çevrenizde olan bir zorunluluk özgürleşmesi değildir de ondan.
Bu icap, yerde üç zorunluluğun üçünü de taşımadığı gibi, yeryüzünde; bu zorunlulukların bağımlılığını da gerçekleyemez. Yani yeryüzünde, ne sizin dış basınçsız kalma sorununuz vardır, ne de kozmik ışın ve tozlara maruz kalışınız vardır. Hatta -273 derece gibi ısı denge çöküşüne vs. ye de karşı korunma ihtiyacınız da, yoktur. Bunun için, bu elbiseyi bir istek özgürlük diye akıl etmeyiz, etmezsinizde. Benim böyle bir inancım, özgürleşme hevesim var diye, ortaya konuşu dahi olmaz. Bu kişisel zan, kuruntu, takıntı, heva heves, gösteriştir.
İşte başörtüsü de toplumda ne bir taleptir, ne bir haktır ne insansal ve nesnel belirlenmiş zorunluluk ve ne böyle zorunlulukla bağlantılı bağımlılığınız vardır. Nede özgürlüktür. Zerre kadar alakasızdır. Eğer İnanç ise; bu toplumun değil, halka ait alanın kendinden kendisine kendi üzerine dönen biçimlenişidir. Kendi ilişkilerini belirler. Yapacak bir şey zaten olamaz.
Sevmek sevgili sevmek
Derinliklerin uzağında
Beride olurken
El falı çözmek gibi
Gözü kapalı…
Bencil Özgecil
Erdemsizlik Erdem
Erdemsizlikler olmasa toplumumuz gelişmezdi. (Bernard de Mandeville)
Severdi arıyı,
Öylece tutkun.
Farkında mıydı?
Sevmenin?
Arıya mı bala mı?
Belli değil İlgisiz.
Karışık şekilli,
Oluşuğu tekilli,
Yaşamağa nefes durduğum,
Burunsun sen.
Birleştikçe yırtılan,
Bir tufan kaldırdı toz duman.
Sonu bellisiz diye zorunsuman.
Danışmanlığa verdi,ahkam kesti.
Yersen.
Açık oldu,yükümsetti!
Söz söylemek önemli değil; sözü bilinçle söylemektir önemli olan.
Sayın KAYA vurgulamalıyım ki gerek şiirde ve gerekse öteki yazınsallarında sözü,etki gücü yaratacak bir keskinlikte kullanmasını bilen ender kişilerden biridir.
Şiirini okurken sözcüklerin,kendi sözlük anlamlarını da aşarak ...