Bayram Kaya Şiirleri - Şair Bayram Kaya

Bayram Kaya

Ama hoşgörü, insanları serbest kılarken, kendi kısır döngüsünde geliştirirken; ne halka, ne halkın farklı inanç gruplarına, ne de topluma, hiçbir gelişme verememiştir. Sadece halka kişileri uslu yaramazlık yaptırmayan, iyi bir oyuncak araçsallığı yapmıştır o kadar. Hoşgörü ve laikliğin bir başka farklı yanı da şudur.

6- Hoşgörü de, inanç gibi kişisel tavırdan hareketle kişisellikten başlar. Grup ve cemaat tavrı olmaktan öte gidemez. Gitse de, baskı, cebir, şiddet aracı olur kendini klonlamış olur ki bu kez hoş görüsüzlüğe dönüşmüş olur. Ve geri, ait olduğu yere, bir süre sonra şiddet göreceğinden çekilir. Oysa laiklik böyle bir yetersizlikte içi dolarak geliştirilir. Laiklik toplumsal dinamiğin gelişmesine esnerken. Hoşgörü bilinçsizliğe himaye getirir. Aynı inanma grubundaki farklılığa hoşgörü ile bakmaz. Bu nedenle farklılık gruptan kopar. Zorunlu bir düşük doğum gibidir! Ayakta kalması mucizeyi çatışmayı gerektirir.

7- Laiklik kesinlikle hoşgörü değildir. Bu tam bir cahillik, aymazlık, sapla samanı kasıtlı karıştırırlıktır. Aksine alanları farklıdır. Nerede ise aynı alanda gibi olaraktan bireyin laik ve hoşgörülü iki zamansal süreci, günlük belli zamanlarda, hem toplum içinde hem halk içinde yaşar olmasıdır. Yani toplumda laik tutumla, halk içinde hoşgörüsel tutumla birbirini dışlayan iki kavramdır. Laiklik hoşgörü yapmaz. İnançlarda laiklik göstermek istemez. Hoş görü karşı inançların ve inançsızlıkların birbirine tahammül sınırlılıklarıdır. Laikliğin böyle bir ayrımcı tasnifi ve girişimi yoktur, Kaan bile değildir.

Devamını Oku
Bayram Kaya

“”İster inancından ötürü örtünsün, isterse; kendisini öyle ifade ettiğinden dolayı örtünsün”” yuvarlamasına başvuruşla, toplumsal talebe dayatma yapmak, iki bakımdan saptırma ve cehalet ortaya kor. Birincisi, inanç toplumsal talep değildir. Halk içinde bunu deme gereği bile hissetmez. İkinci olaraktan da kişisel duygu ve anlayışlar toplumsal değildir. Toplumun insan öznesinden, insan düşüncesinden bağımsız bir gerçekliği vardır. Böyle bir geçiştirme cümlesinin, aşağıdaki gibi, hem önü alınamaz olacaktır, hem ön görülemez sakıncalarının da olacağı unutulmamalı.

Tarihte Ispartalıların, Cermen toplumunun, hırsızlığı bir hak belletip, inançlaştırıp yaygınca normlaştırması, diğer toplumlara talan uygulaması, toplumsal olmayan bir tutumdur. Ama başka toplumun ortaya koyduğu emek ürünlerini, talan etmeye dayalı, ben içinci duyguya kapılan bir aymazlıktır. Talan, öldürme, yaralama kan gözyaşı doğurmuştur. Bu talancı yaşayış, yerleşik toplumların gelişmesini zaman zaman geriletmiştir. Bu tam bir hak ve özgürlük kavramının saptırılışıdır. Soyulan toplum olduğu için talancı toplum vardır. Değilse talancı toplumun var oluşu nedeniyle, talana uğrayan toplum oluşmamıştır. Bu nedenle talancı, çapulcu toplumun istekleri, öbür toplumun toplumsal gerekleri olamaz. Değilse talan toplumsal var oluşun bir gereği gibi algılanır.

Ya da kişisel olarak, ben ister inancımdan ötürü, istersem kendi isteğimle; Bir AİDS olma isteğim, hak olur mu? Yani, hastalık, benim inandığım varlığın, bana bir hediyesidir, deyip; hastalığa ben katlanmalıyım. Ben hastalıklarla, belalarla sınav oluyorum. Sınavı başarı ile vermeliyim, inanmasını toplumda dayatmak ne derece hak ve özgürlüktür. Yaraların üzerinde oluşta yere düşen kurtları tekrardan: yarasının üzerine korken “”rızkınızı yiyin”” diyen Eyüp Peygamberi hatırlayınız. Ya da bu AİDS hastalığını topluma bulaştırıyor olma, inanmasını (bilmesini) görmüyor olmanıza ne demeli? Her halde bu da bir sınanmanın parçası olsa gerek!

Devamını Oku
Bayram Kaya

Halimle sararıp solan.
Bazen hevesle dolan.
Sevincini öpücükle boğan.
İyiliğimde, benim anam.

Karabasan rüyalarımda

Devamını Oku
Bayram Kaya

A-

Bu bir kurtuluşun, felsefesidir.

1-]’İttihat ve Terakki Partisi bizi savaşa soktu da, battık’ denişli; bu tür söylemler kendi mantığı içinde, yaygın bir anlatımdırlar. Ama bu türden denişler, bir başka şekilde anlaşılışla da akamettir, verimsizliktirler. Bu çeşitten fikirler, geçmişteki bir olgunun ya da olguların, kendi devinimeli -dinamik- bağıntıları içinde koparılmalarından oluşan saçılımla abartılarını genelleşir biçimde, yanılgı etme içinde söylenilmesiyle ortaya çıkarlar.

Devamını Oku
Bayram Kaya

Bir ihanet kaç paradır can?
-Beş para.
Değmez can, değmez para.
Kalp para!

İhanet bir olur, bin olur mu can?

Devamını Oku
Bayram Kaya

10]Ben de, o günü ve o günün Dünya şartlarını, en iyi Gazi anlamıştır, diyorum. Aykırı bir şey olabilir mi? Öyle olmasa idi, Gazi'nin başarısını, hutbe okuttu da, mevlitler verdirdi de, diyerekten belirtmek, söz konusu olur muydu? Mevlit okutmanın, hutbe verdirmeye değin bunların dik alasını, saltanat ve hilafette çok çok yaptı. Ama kaçınılmaz sondan kurtula bildiler mi ki? Gazi hutbe ile doğrulsun du!

Gelelim kurtuluş savaşı arifesinde ve esnasında olan, gerek Çerkez Ethem, gerek Çapanoğlu ve diğer dağa çıkan efelerle ilgili anlatılanlara. Bunlar etrafında örülen efsanelerden bir kaçı şöyle bir genellik tanımlaması üzerine kurgulanmış umut kesmemeye ilişkin beklentiler yaratmadırlar. Bunlar ölmezce olan efsuna şerbetliklerle vardırlar. Herkesin gözü önündedirler, ama görülmezler. Bunlara, kurşun işlemez. Gece kimseler görmeden gidip, düşman sathında düşman kellesi alıp gelirler vs.

Bunlar ve bu gibiden benzer ce olan nesnel gerçekliklerlen ilgili olan, ama nesnel olanı anlamaktan, analiz etmekten üşenip, akıl yormaktan kaçınan kimselerin, sorgusuz sualsiz kiplendikleri abartılı olan efsanevi yanlar taşırlar. Yine bu türden nesnelci anlamaları anlayamamanın ve olaya değin savaş yönetme sanatının başarılarını Atatürk’ten tebid (uzaklaştıran) edenlerin, belki de yakıştırdıkları bulut menkıbeleri vardır. Bu anlatımlar, akademik bir dille söyleşip, analiz ve kuşkuları etrafında, anlamlara varmak, kişi bilgi genişliği ile anlaşılır kılabileceği bir durumdurlar da.

Devamını Oku
Bayram Kaya

Ömrümün her demi.
Geçmek nedir bilmedi.
Küsuratlarla, her zem’i,
Ziyan olup, gidiyor.

Arzularımın gemi,

Devamını Oku
Bayram Kaya

Yürürüm dostlar,
Kıyam duran benim.
Bir ak bulutla sevdam.
Anlımdaki ufka yürürüm.

Yürürüm dostlar.

Devamını Oku
Bayram Kaya

Aynı şeyi yaparız a sevdam.
Konum durumda yönelimlerimiz farklı.
Aynı konum, yönelimimize göre:
İniştir veya çıkış.
Ben aşka sen bitirmeye.

Devamını Oku
Bayram Kaya

11] 2-Toplumsal aidiyetler, belli bir üretim tarzı ve belli bir üretim ilişkilerinin söyleş ildiği aidiyettirler. Buradan yükümlü oluşlardan ötürü, genel birleşmeleri vardır. Toplumsal aidiyetler, bugünkü haliyle, sizlerin yaşamınızı tek başınıza üretemeyeceğiniz denli kolektifçe geçmişli içeriktedirler. Toplumsal aidiyetler, geçmişe indirgenip, ayrılmayan, üretim ve tüketimlerin paylaşım alanıdırlar.

3- Üretim tarzınızın ve üretim ilişkilerinizin, paylaşımlarına dek, düzenleyen sözlen ilmesi; toplumsal meşruiyettik aidiyetinizdir. Ve icabı hal ile değişir olan hukuk birliği aidiyetliğidirler.

4-Toplumsal hukuka dek sağlayışların belirmesindeki tutumlar, eş deyişle, karşılıklı etkileş enli taraflar olaraktan; toplumun bir yurttaşı olaraktan; hak ve görevlerimize dek sağlanıştı olan girişmelerimiz de, aynı zamanda bir demokrasi aidiyetliğimiz olmaktadır.

Devamını Oku