Söylesenize lütfen…
Gördünüz mü onu?
Daha dün, yanımdaydı nefesi.
Saçlarımı okşuyordu elleriyle,
Bir kartal gibi kolluyordu yüreğimi,
Davullar çalıyor, içimde bugün.
Vur! inlesin yer gök,
Çal, oynayayım davulcu, en kıvrağından.
Bana da bu yakışır.
Dağılsın kafamda tüm bulutlar.
Oynamalı..
Masal bu ya işte….
Bir zamanlar, bir kadın yaşarmış.
Sevgiye özlem duyarak geçermiş günleri..
Sevdanın kör kuyusuna düşsem keşke,
Yanıp kavrulsam ateşinde…
Ne güzel olurdu…
Kalbinin bütün ağır kapılarına
Kırk kilit vurup
Kırkının da anahtarını atsan denize
Aşk başa gelince
Bırak arz-ı endam etsin gönlünce.
Öğrendim ki bu dünyada olmayacak iş yok!
Yine aklıma düştün,
Durup dururken.
Sürprizlerle dolusun sen.
Her gelişin, başka güzel.
Canım seni çekiyor işte!
Ne yapmalı? Bilmiyorum…
Yalnızlığı denedim ama, olmadı.
Her defasında
Biraz daha dibe yaklaştım.
Baktım ki boğuluyorum
Hem de göz göre göre
Başlarım dedim böyle düzene.
(Aşk her yana saçılmış dün geceden
Üzerine sabahın ilk ışıkları düşmekte..)
Deyim yerindeyse,
Arsız bir kabak çiçeği gibi açılmış...
Tedbirsiz.
Siz bakmayın benim bunca kanadığıma
Gün gelir yaralar kabuk bağlar elbet
Hüznüm, beni yoğurup şekillendirinceye kadar misafirim olacak…
Sonra el sallayacağım ardından..
Gelişin ne güzeldi diyeceğim.. yine gel
Nedir bu boğucu hava içerdeki?
Kapıları ben kapatmadım,
Açın şu camları,
Nefes alamıyorum.
Zaten şunun şurasında,
Kaç paralık nefes alıyorum ki?
Çekip gitmişsin yüreğimden, dün gece vakti
Ruhum bile duymadı, aşk olsun sana!
Ne de güzel yürüyorsun, parmaklarının uçlarında.
Hiç uyanmayacağım mı sandın giderken?
Uyandığımda, yıkılmaz mı dünyam başıma?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!