Sevmektir onlara değişmez kader
Sevmenin kıymetin' bilen âşıklar
Yekpâre kalırlar ahrete kadar
Bir kalbi ikiye bölen âşıklar
Onlarda ihânet ateşte saldır
Meyletme sevdiğim hâletim budur
Dünyâ benden, ben dünyâdan bıkmışım
Kanım yere akar, toprağım sudur
Dünyâ benden, ben dünyâdan bıkmışım
(adana - temmuz 2008)
Ey Nurs köyünün nûru, Bedî'si arz köyünün
Ey gönlü sudan duru, derinliği kuyunun
Tâlibim ders almaya, zindanın karasında
Solmayan gül olmaya, dikenler arasında
Bir ana bir ana
Bir ana süt verir oğluna
O büyür ve ölür
Ölür kavgasının uğruna
Bir baba bir baba
Edebiyat Öğretmenim 'Fatma Nurgün Efe' Hanıma...
Çıkınca hatırdan bir gazel yaprak
Dökülür türküden düşer mâniden
Yıllarca evveli sürdüğün toprak
Gün gelir başaklar verir âniden
Gel yanıma, söyle bana türkünü
Gül vermeyen dalda işin ne bülbül
De'f eyle üstünden gaflet kürkünü
Gür sesinle 'hasbî rabbî' de bülbül
Tevhîdi makâma bir nağme eyle
Ruh çamura saplanır, bahçede cismin yürür
Kimi volta atarken kimi yatakta çürür
Hiç kalkmayacak gibi gözüne perde iner
Ne kahkahan durulur ne de gözyaşın diner
En yüce dağlar bile zor görünür dumanda
Her yöne bakan gözler, göremez hakîkati
Bilemez hangi sözler, hatırlatır hilkati
(ceyhan-06.09.2007)
Söz vermek almaktır sözün dengini
Bilmese de kes atinin rengini
İmân da ol söz gibidir verilir
Anda ekim biter, başak derilir
07.09.2006 Adana
Bir harf için binnâr bedel ödeme
Arzı ilah etmiş dilden kaç oğlum
Gün bugün mü, bu dert benim mi deme
Zulüm ocağına ilim saç oğlum
Gün be gün boyanır kalbin kayra
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!