Zaman 2004
Artık üşütmez ayrılık rüzgârları
Sevdalar kanatıldı
Uçurumlar yok artık
Yaşamın kendisi uçurum şimdi
Yıldız kaymaları bir anlam ifade etmiyor
Söylesene misyonunu tamamladın mı
Kendince gururlu durduğuna göre
Kaç annenin gözyaşında boğulmaktan kurtuldun
Üstünlüğün ezdiğin çocuklara mı
Söylesene kaç serçeyi vurdun
Haber etmeden arkasından kalleşçe
Gitmeli artık buralardan
Mademki soran yok bizi
Binip kırık bir sandala
Çekip gitmeli sevdam
Birazdan çıkalım bu kapıdan
Sakın belli etmeyesin kimselere
Bal gibi sözü zehir gibi özü
Nidelim kulların cürmüne düştük
Dost yüzlü görünür hep kemdir gözü
Gidelim kulların cürmüne düştük
Çekip gitmektir artık buralardan
Ey derdim
Yıllardır amansızsın
Yakıyorsun yüreğimi Kerem misali
Acıtıyorsun sevdamı
Sorarım sana ne değişti
Vuruyorsun tebessümlerimi
Lokmanın dermanına benzeyen
Ölümü bile hoş gösteren o bakışların
Hani nerede
Yunus’un kalemine benzeyen
Darlığı bile ferahlatan o kaşların
Hani nerede
Bana acı veren sen
Acılarımı dindirensin aynı zamanda
Daralan ruhumu bana sunan
Ve deviren sensin koca sevdamı
Bu ne biçim sensin
Bazen anlaşılmazsın
Gözünden yaş dinmez hiç gülmez
Hep ağlar bir adamdı o
Mutluluk bilmez bayram görmez
Hep yaslı bir adamdı o
Ne düğün görmüş ne eğlence
Hep acı çekmiş yüz binlerce
Bir ömür yürüdüm yollarına
Binlerce çocuk ihtiyarlattım sende
Kaç yaşam sonlandı kim bilir
Kaç dal kırılıp yaprağını döktü sessizce
Bir orman diktim bağrına
Binlerce yangınında kaç çınarım devrildi
Susadık sevdana buram buram
Kavru kavrum cehennem öfkesinde
Suya hasret kızıl ritimlerde
Çöl vahasında çatlak susuzluklarda
Attığımız her adımda
Umut bir diğer adıma geçer
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!